Virüsün insanlığı tehdit ettiği ve canlar aldığı bu dönemde insanlığın yeniden düşünmesi gereken davranışları olduğu kanaatindeyim. Şimdilerde tüm uzmanların söylediği tek şey sosyal mesafenin korunması ve evde kalınması. Buna muhakkak uyacağız. Ama bundan önce sergilediğimiz davranışlarımızı gözden geçirmemiz gerektiğini de unutmadan.
           İnsanlığın tabiatı tahribi, temiz su ve oksijen kaynaklarının sınırsızmış gibi hoyratça kullanılması, küresel ısınma, her birimizin bıraktığı karbon ayak izi, doğayı dize getirilmesi gereken bir nesne olarak gören anlayışımızın bizi getirdiği sonuçtur aslında bu virüs.
            Batı medeniyetinin dünyaya bakışına bakıldığında tabiatın kendisi ile savaşılması gereken bir güç olduğu, onun dize getirilmesi gereken bir kuvvet-rakip olduğu görülmektedir. Öyle değil midir ki Yunan Tanrıları rüzgarı, yağmuru, gök gürültüsünü dize getiren onlara hükmeden tanrılar olarak tasvir edilmişlerdir. Hatta bu tanrılar tabiatı dize getirmekle yetinmemiş, insanlara da gazap etmiş insanlar da onların azabından korunmak için Olympos Dağı’nın etrafında tanrılarını eğlendirecek oyunlar oynamışlardır. Bu dağda oturduklarına inandıkları tanrılarının onlara gazap etmemeleri için düzenledikleri bu oyunlar günümüzde Olimpiyat Oyunları olarak devam etmektedir. Sen nelere muktedirsin ey reklam çağı…
          Tabii kaynakları hunharca harcayan ve sadece kendi  ferdi menfaatini düşünen Olmyposun çocuklarının bencilliğinin bizim topluma da yansımış olduğunu, yaşanan bazı hadiseler üzerine maalesef tanık olmaktayız. Dostluğu, başkasının dertleri ile ilgilenmeyi, kendi menfaatinden önce toplumun menfaatini gözetmeyi maalesef unuttuk. Stokçuluk yapanlar, sokaklarda umarsızca dolaşanlar, ekmek alırken gözü ile değil de ekmeği eli ile seçenler ki neredeyse kasada veya rafta bulunan tüm ekmeklere dokunan ve sonuçta ilk ellediği ekmeği alan insanlarımız başkasını düşünme, ammenin menfaatini gözetme yetilerini kaybetmiş toplum haline geldiğimize işarettir.
          Dünyayı sarsan bu virüs sayesinde aslında insanlık ne kadar çaresiz olduğunu da anlamış oldu. Gözünü ancak toprak doyururcasına durmadan kapital biriktiren batı medeniyetinden farklı ve onlardan üstün kılan meziyetlerimizi bir daha hatırlama ve insani erdemleri yüceltme vaktidir. Sosyal mesafeyi arttıralım ama gönül bağımızı güçlendirelim. Yoksulun, kimsesizin dertleri ile gamlanma, muhtaçların ihtiyaçlarını daha çok gözetme zamanıdır bu zamanlar.
           Olymposun çocuklarının aksine dünyaya Allah’ın halifesi olarak gönderilen ve tabiatı imar etmekle memur edilmiş bu toplum önce gönülleri mamur etmekle işe başlayabilir. Sosyal mesafeyi koruma ama gönül mesafesini yakınlaştırma zamanıdır. Elinde kamera ile yaşlı bir insanı rencide etmeye çalışan bir gencin sosyal medya paylaşımları gönül mesafesinden ne kadar uzaklaştığımızı kendi değerlerimize ne kadar yabancılaştığımızı göstermiştir. Şov dünyasına etkisiz bir eleman olmaya çalışan bu tipin toplumumuza verebileceği hiçbir şey yoktur. Ona düşen şey; hastaneden geldiğini, servisin kendisini almadığını söyleyen o yaştaki insanı aracına alıp evine bırakmaktı. 
         Eba uygulaması ile dünyaya örnek uzaktan eğitimi başarmış bir milli eğitim bakanlığında başörtülü bir öğretmen görmeye tahammül edemeyen zat-ı muhtereme ne demeli peki. Kıymeti kendinden mankul bir kanalda zırvalayan bu zat neyi hazmedememektedir. Kendisi istediği yerini açıp saçabilir elbette, buna kimsenin diyeceği bir şey yok. Ama başkasının hakkına saygı göstermeyi öğrenememiş bu tür varlıklara karşı da sabırlı olmak başörtülü insanların erdemlerindendir. Milli       Eğitim Bakanlığımız ülkenin geçtiği bu zor durumda çok önemli ve gerekli bir karar alarak çocuklarımız eğitim ortamından uzak kalmasınlar diye uygulamayı hızlandırdı ve genişleterek yayına aldı. Bu takdire şayan çalışmalar karşısında üç beş sineğin vızıltısı bu güzelliği bozamayacaktır. Her şeye rağmen, her şart altında bu ülke insanının iyiliği için çalışanlar oldukça Olmyposun  çocukları geleceğimizi karartamayacaklardır. Sadece bizden olanların yaşama hakkı var diğerlerinin ne hali varsa görsünler diye düşünen bu amfibik tiplere herhalde bu salgın da bir şey öğretememiş. Hal bu ki insanlık kendimizden olanlar dışındaki insanları da dikkate almadan ilerlemenin ve iyileşmenin olamayacağını çoktan öğrendi.