Ermenistan’ın işgal ettiği Azeri topraklarına karşı tekrar saldırı başlatması ve sivillere saldırısı Osmanlı Devletinin son dönemlerinde yaşamış Nuri Paşayı tekrar hatırlattı.

            Abisi kadar tanınmamış olsa da Nuri Paşa Enver Paşanın talimatı ile 12 bin kişilik Kafkas islam ordusunun başına geçerek Bakü ve Dağıstan’ı Ermeni ve Bolşevik kuvvetlerinin işgalinden kurtarmış bu gün hala Azerbaycanlılar arasında ismi saygı ile anılan kahramandır.

           1890 da Manastırda doğan Nuri Paşa tarihin talihsizliklerine uğrayan pek tanınmayan, isimleri arşivlerden çıkamayan sayısız kahramanlardan biridir. Trablusgarp ve 1.Dünya savaşlarında kahramanlıklar gösteren bu padişah yaveri komutan Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra İngilizler tarafından Batum’da tutuklanmıştır.

          Tarihin talihsizliklerini yaşayan kahramanlardan biridir Nuri Paşa. Osmanlı Devletinin dağılma dönemine denk gelen yaşamı ile tarihin karanlıklarında kalan şahsiyetlerden biridir. Abisi Enver Paşa gibi yaşadığı dönem en çalkantılı dönemlerden biridir. Yine Osmanlının en çalkantılı topraklarında doğmuş ve en çetin cephelerde savaşmış ama ismi tıpkı amcası  Halil Paşa, Van Fatihi ve Kut’ul Amare Kahramanı Ali İhsan Sabis Paşa, Edirne Fatihi Enver Paşa …gibi  ismi yüz yıldır gizlenen paşalarımızdan bir olarak tarihin talihsiz kahramanlarından biri olmuştur. Nuri Paşa da okullarımızdaki tarih kitaplarında adı geçmeyen ancak memleket için canını feda etmiş  isimsiz kahramanlarımızdandır. Azerbaycan’da okutulan tarih kitaplarında da maalesef  Bakü Fatihi Nuri Paşa’nın ismi yazmaz.

          Nuri Paşa’nın Gence şehrine gelişini Mehmmet Emin Resulzade “Gökten inen kurtarıcı bir melek “olarak nitelemektedir. Kafkasya bölgesi aslında dünyada en çok etnik grubu barındıran coğrafyasıdır. Türk, Gürcü, Rus, Lezgi, Abhaz, Ermeni, Tacik, Yahudi, Kürt, Çerkez….. daha da sayılabilir gibi birçok etnik grubun yaşadığı Kafkasya coğrafyasında Fransız İhtilalinin yaydığı özgürlük, milliyetçilik gibi kavramlar emperyal devletler tarafında kullanılarak etnik gruplar kendileri için kullanışlı birer aparata dönüştürülmüştür. Osmanlı topraklarında Doğuda Ermeniler ( ki 1870 li yıllara kadar Millet-i Sadıka olarak nitelendirilmişlerdir) batıda Bulgar, Sırp, Karadağ,Yunan ve daha nice etnik gruplar isyan ederek Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmaya başlamışlardır.

         Osmanlı coğrafyasında yaşayan etnik grupların her birini bir emperyal devlet koruyuculuğuna almış ve kışkırtmıştır. Bazen de bu etnik gruplardan birini birkaç devletin birden kullanmaya çalıştığını görmekteyiz. İşte Ermeniler bu şekilde kullanılan bir millettir. İngiltere Rusya’nın doğudan Akdenize inmesini engellemek, Rusya doğuda kendisine koridor açmak, Almanya hem Rusya hem de İngiltereye karş tampon bölge oluşturmak için Ermenileri kullanmışlardır. Ermeniler de kendilerine sunulan mavi boncuklara kanarak Osmanlı Devletine karşı ayaklanmışlardır. Burada herkesin özgürlük vaadine kanarak isyan eden ve bağımsız bir Ermeni Devleti hayali ile yanıp tutuşan Ermeniler akla hayale sığmayan katliamlarda bulunmuşlarıdır. Aşağıda, arşivlerde yazılı katliam, yaptıkları katliamların sadece ufak bir kısmıdır.

        “Katliamdan inildeyen Müslümanların sesi tüm Gence’yi inletiyordu. Gözümüzü hangi yöne çevirsek o dehşetli manzarayı hatırlıyoruz. İki Ermeni ve Rus askerinin havaya kaldırdığı süngüdeki minik bebek adeta çırpınıyordu.1) Askerlerin elinden ve süngüdeki bebeğin kanının aktığını gözümle gördüm. 2) Şehir mezarlıktan farksızdı. Sokaklardan cesetlerin üzerinden atlayarak yürüyorduk. 3) Gözleri, kulakları burunları kesilmiş, çırılçıplak soyundurulmuş ve ziynet eşyaları işkence ile alınmış, evler yağma edilmişti. Yüzlerce kadın ve çocuk, genç, yaşlı taşlarla parçalanmış, karınlar mermi ile doldurulmuştu”. Kaynak: 1)  ARDA, F. 970, Siy. 1, 9s. 161, s. 2–3,   2)  22 ARDA, s. 6–7–8. 3) ATASE,K.525,D.2049.   

         Ermeni ve Bolşevik kuvvetlerinin bu katliamlarını durdurmak için Gence’ye giden Nuri PAŞA Cuma minberine çıkmış ve yaptığı etkileyici konuşma sonucunda Azeri kuvvetlerinin de katılımı ile 12 bin kişilik ordu ile Bakü ve Dağıstan’ı Bolşevik ve Ermeni işgalinde kurtarmıştır.

         Çalkantılı bir hayat yaşayan Nuri Paşa Mondrostan sonra Almanya’ya gitmiş orada çinicilik öğrenmiş Türkiye’ye dönüşünde Kütahya Çinicilik Anonim Şirketini Kurmuş istediği başarıyı elde edemeyince bunu devrederek savunma sanayine yönelmiş Üsküdar Sütlücede ordu için silah üretimine başlamış ve Türkiyenin ilk 9 mm.lik Nuri Killigil tabancasını üretmiştir. Yarı otomatik olan bu tabanca zamanının çok ilerisinde olan bir tabanca olup güzel korunmuş bir örneği Harbiye Askeri Müzesinde bulunmaktadır.

           1948 Arap-İsrail Savaşında Filistin halkını desteklemiş olan bu kahraman 2 MART 1949 da Sütlücedeki fabrikada nedeni belirlenemeyen bir patlamada ölmüştür. Ard arda üç patlamanın yaşandığı fabrika tamamen tahrip olmuş ve Nuri Paşa da bu patlamada hayatını kaybetmiştir. Hala aydınlatılamayan bu ölümün nedeni 18 Mart  1949 da mecliste kapalı görüşmede ele alınmış ancak aydınlatılamamıştır.