İslam kaynaklarında nakledilen Sa’lebe kıssası vardır. Kısanın hakkında ayet inen (Tevbe 75-76) sahabinin kimliği hakkında değişik rivayetler olsa da kıssa kısaca şöyledir.
Maddi olarak oldukça darlık çeken bir sahabi olan Ebu Sa’lebe Hz.Peygambere gelerek ondan, Allah’ın kendisine geçinebilmesine vesile olacak biraz mal vermesi için dua etmesini ister. Rivayetlere göre Hz. Peygamber önceleri bu işe olumlu bakmaz ve kendisine şükrü tavsiye eder. Ancak Ebu Sa’lebe’nin ısrarları üzerine Allah’a bu kişiye mal-mülk vermesi için dua eder.
Sa’lebe zenginleştikçe önce sabah namazlarında mescide gelmeyi bırakır. Mescit kuşu olarak bilinen bu sahabizamanla diğer vakitlerde de mescide uğramayı terk eder. Halbu ki bu sahabi beş vakit mescide uğrayan ve peygamberin cemaatini terk etmeyen biriydi.
Bu kıssa hakkında İbn-i Hazm, İbnu’l –Esir başta olmak üzere bazı İslam alimleri rivayetin zayıf olduğunu belirtseler de kanaatimce özellikle tüm dünyayı saran salgın günlerinde yeniden üzerinde durulması gereken bir rivayettir.
Hz.Peygamberin duasından sonra koyun alan ve oldukça zenginleşen, sürülerine sürü katan Salebe, kendisine giden zekat memurlarına ;
- "Çölde aç susuz dolaşarak kazanan benim. Size ne oluyor ki gelip benden haraç istiyorsunuz? Bu sizin istediğiniz haraçtan başka bir şey değildir." diyerek Resulüllah (asv)’ıngönderdiği zekat memurlarını eli boş çevirdi.
Salebe’nin zekat memurlarını reddini duyan Resulüllah(s.a.v.) Hazretleri:
- "Yazık oldu Salebe’ye!" diye üzüntüsünü tekrarladı.
Covid-19 pandemisinin tüm dünyayı eve hapsettiği şu günlerde maddi zenginliğin fayda edemeyeceğini insanlık yaşayarak görmektedir. Bu pandeminin evrensel bir sosyal deney olarak planlandığı, tüm dünyanın da laboratuvar olarak kullanıldığı, istenilen sonuca ulaşıldığında deneyin sonuçlanacağını ve bu esnada da dünyanın istenilen kıvama getirilmiş olacağı konusunda iddialar ise dillendirilmeye başlandı, devam ediyor. Elbette küresel güçlerin neler planladığını bilemeyiz. Bunu bilmek çok şeyi de değiştirmez. Ama bizlerin, daha Risalet gelmeden Hilfü’l- Fudul(erdemliler topluluğuna) katılan bir peygamberin ümmeti olarak kendimize bakmanın zamanı gelmiştir. Rivayet o dur ki Hz Ali’ye Belalar imtihan mıdır yoksa ceza mıdır diye sorulmuş İlmin kapısı olarak tabir edilen Allah’ın aslanı; “Eğer sizi Allaha yaklaştırıyorsa imtihan, eğer uzaklaştırıyorsa cezadır.” Demiştir.
Herkesin sadece kendisini düşündüğü başkasını düşünecekse de en fazla aile efradını düşündüğü, öncelikle kendini güvenceye almak istediği zaman dilimleri yaşamaktayız. Genelde insanlığın özelde islam dünyasının bu pandemide iyi bir sınav veremediğini düşündüren gelişmeler yaşanmaktadır. Eğer çıkan haberler doğru ise bir ülkeden başka bir ülkeye gönderilen tıbbi malzemelere el koyan devletler mi dersin, kuruşla satılan maskeleri biranda on liraya çıkaran, sahte dezenfektan üreten kalpazanlar mı dersin, Yunan sınırında bekleyen mültecileri unutan haber kanalları mı ( Neyse ki Türkiye insanlığın son adası olduğunu bir daha göstererek onları geri kabul merkezlerine yerleştirdiğine dair haberler okuduk) dersin… Tüm bunlar göz önünde yaşanmaktadır. İsmet ÖZEL diyor ya:’’ Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar.’’ Evet her şey biz yaşarken olmaktadır. Korona günlerinde rahat sıcak evlerinde kalıp, kafeye, lokantaya, bruncha gidemediği için hayatının zehir olduğunu düşünen bizler ile yıllardır tüm dünyadan izole edilen, ambargo uygulanan Filistinli Müslümanları, Yemende adı İslam devleti olan Suud rejimi tarafından açlığa mahkumedilen insanları düşündüğümüzde küresel deneyin başarıya ulaştığını söyleyebiliriz. Nedir Bu küresel deney: ‘’sadece kendini düşün’’ Sahi Myanmarda ne yaşanmıştı, hala devam ediyor mu? Bilen beri gelsin. Ya Suriyeliler ne alemde onların ellerini yirmi saniye sabunlayacakları sabun ve suları var mı? Somali, Etiyopya daha sayayım mı. Sahi içimizdeki, hemen yan komşumuz olan, işten çıkarılan, iş yeri kapanan asgari ücretli ne durumda acaba? Bunlar can sıkıcı değil mi? Şimdi kim düşünecek bunları, bu zor günlerde, zaten sokağa çıkmak da yasak, ne yapalım kader işte diyenler çoğunluktadır.
Sergilenen her ne ise, küreselciler ne amaçlıyorlarsa amaçlasınlar bu günlerde her fert olarak bize düşen etrafımızdaki güçsüz ve kimsesizleri düşünmektir. Sosyal devlet yapacağını yapmakta zaten. Bizler de insanlık adına açılan erdemliler hareketi olarak nitelendirilebilecek kampanyaları katılmalıyız. Bu sayede küreselcilerin bencil bir dünya inşa etmelerini engelleyebiliriz.