Önümüzdeki Salı gününü (2 Nisan) Çarşamba’ya bağlayan gece İsra ve Miraç hadisesinin vuku bulduğu mübarek gecedir.

Rabbimiz(cc) şöyle buyurmaktadır: “Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”( İsra 17/1)

Resulullah (sav) de buyurdular ki:"Kureyş beni tekzib ettiği vakit, Hıcr'da doğruldum. Allah Teala hazretleri  Beytu'l-Makdis'i bana tecelli ettirdi. Ben onlara onun alâmetlerini birer birer haber vermeye başladım. Ben Beytu'l-Makdis'e  bakıyor hem de haber veriyordum."( Buharî,   Tefsir, İsra 3; (V / 224)   Müslim, İman 276, (I/156)

Mirac hadisesi, Milâdî 621 yılında, kameri takvi­me göre Recep ayının 27. gecesinde, Peygamberimizin amcası Ebu Talib ile eşi Hz. Hatice'nin vefât ettiği, müşriklerin baskıları­nın arttığı, Taif ziyaretinde saldırıya uğradığı ve müşriklerin baskılarına dayanamayan bazı Müslümanların Habeşistan'a göç etmek zo­runda kaldığı bir zamanda vuku bulmuştur.

 Miraç, insanlığın kurtuluşu için gönderilen Hz. Peygamber (s.a.v) ‘in 52 yaşına ayak bastığı, peygamberliğinin üzerinden 10 yıl geçtiği, Recep ayının 27. gecesi Cebrail (as) tarafından Burak adı verilen bir binekle Mescid-i Haram’dan alınıp Mescid-i Aksa’ya götürülmesi, oradan da Cenab-ı Hakk’ın sonsuz kudretinin eserlerini temaşa ederek, onun huzuruna yükseldiği mukaddes bir yolculuk, kâinatin yüce yaratıcısının daveti üzerine gerçekleşen mucizevî bir buluşmadır.

İsra, gece yürüyüşü demektir. Miraç ise yükseğe çıkmak, yükselmek, yükselmeyi sağlayan manevi asansör gibi anlamlara gelir.

Bu hadisenin müminleri ilgilendiren yönü, mahiyetinden daha çok sonucu ve bu sonuç­tan alınabilecek işaret ve mesajlardır.

Miraç, Hz Peygamber (sav) ‘in şahsında insanlık için bir yükseliş ufkudur. Bu hadisede; maddî ve manevî yük­selişe, bütün kötü arzu ve isteklerden, her türlü kö­tülüklerden temizlenerek hakikata ve hakiki kulluğa, en yüksek derecelere erişmektir. Miraç'ta; çalıştığı zaman insanın maddî ve dünyevî mesafeleri kısaltabileceği, yerlere, göklere ve denizlere hakim olabileceği mesajları mev­cuttur.

Mirac, kulun Allah’a yükselişidir. Bu yükseliş de ancak Allah’ın razı olacağı bir hayatı yaşanarak gerçekleşir. Miraç, şeksiz şüphesiz  doğru ve ihlaslı bir iman, bu duygularla hayata yansıyan ibadet, takva, güzel  ahlâk, hayır, hasenat,  saygı, sevgi, merhamet, şefkat, dostluk, kardeşlik, sabır, fedakârlık, cömertlik, sosyal yardımlaşma ve dayanışma gibi değerler ile uruc etmektir.

Miraç, insanın kendi aslına ve fıtratına yolculuk etmesidir. Mirac, kulun Allah Teala tarafından teselli edilmesidir. Kendisine itaat eden kulun hiçbir zaman yalnız olmadığının ispatıdır.Miraç, Hz. Ebû Bekir gibi imanda teslimiyet ve sıddîkiyet mertebesine kavuşmaktır. Miraç, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in mesajları ile hayata daha emin ve sağlam bakmaktır. Ahiret yolculuğunda güvende olmaktır. Yüce Allah’ın sınırsız ve sonsuz kudreti sayesinde zaman ve mekân boyutları aşılarak bir gece vakti gerçekleştirilen bu mucize, Miraç Kandili olarak Müslümanlar, özellikle milletimiz tarafından manevi yoğunluğu yüksek bir atmosfer içinde kutlanmaktadır. Miraç hadisesinin, bizler için önemli sonuçları vardır. Bunlar, Hz Peygamber (s.a.v.)’in Miraç’tan getirdiği şu hediyelerdir:

1- Beş vakit namaz 2- Bakara suresinin son iki ayeti

3- Allah’a ortak koşmayanların bağışlanacağı müjdesidir.

Bu gece dolayısıyla Sevgili Peygamberimiz(s.a.v.)'e vahyedilen ve insanlığın mutluluk sebebi prensipler de şu şekildedir:

“Yalnız Allah'a ibadet etmeli, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamalı, anne-babaya iyi dav­ranmalı, hısım akrabaya, fakir ve yoksullara yardım etmeli, israf ve cimrilikten sakınarak kazancı yerinde harcamalı, çocukları öldürmemeli, toplumu ve aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona teşvik eden sebeplere yaklaşmamalı, insan hayatına saygı gösterilmeli, yetimlere iyi davranarak onların haklarını ko­rumalı, verilen sözde mutlaka durmalı, ölçü tartıda ve her söz ve davranışımızda doğrulu­ğa dikkat etmeli, hile yapmamalı, bilinmeyen bir şeyin ardına düşüp körü körüne onun pe­şinden gitmemeli, yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürünmemelidir.”( İsra 17/ 26-38)

Salı Günü  ihya edeceğimiz Miraç kandilini, Allah’ın rızasına uygun olarak idrak eden, onun feyiz ve bereketinden faydalanan kullardan olma gayretinde olalım ve şöyle diyelim:

“Ey Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme. Bizi affet, bizi bağışla ve bize acı. Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.