Açık bir ifade ile söyleyeyim Rabbinin nuruyla dünyaya gelmiş fakat şuursuzca  yaşamış bir insanlar için yılın sonu yılın başı pek fark etmez. O tür insanlar için önemli olan çıkar, mide, şehvet ya da zevk-u sefalarıdır. Onlar, hesap vermeyi hiç aklına getirmezler. Dışları şirin içleri irin gibidir. Her kılıfla insanları aldatmayı dolandırmayı meslek edinmişlerdir. İnsan fıtratına aykırı ne varsa hepsi ile ya da kısımları ile hemhaldırlar. Bir nokta menfaat için en kutsal değerlerini bile satacak kadar cesurdurlar. Dertleri varsa yoksa dünyadır daha fazla kazanmaktır. İçten pazarlıklıdırlar. Yüze dost; arkada düşmandırlar. 
Fakat iman nuruyla bezenmiş ruhlar ve bedenler için ömür ve her geçen an çok kıymetlidir ve Allah Teala'nın razı olacağı işlerde değerlendirilmelidir.
 Miladi 2019 yılına veda ediyoruz, 2020 yılına hayırlısı ile girdik diyebiliriz. Kolay değil tam 365 gün ömürden azaldı. Daha ne kadar var bilmiyoruz. Yani, ömür sermayemizden bir miktar daha eksildi. Önümüzdeki seneyi yaşar mıyız yaşamaz mıyız onu ancak Allah (cc) bilir. 2019 yılı içinde en yakınımızdan uzağımıza kadar bir kısım dostumuzu, çevremizden hiç ummadığımız insanımızı, kardeşimizi, akrabamızı kaybettik. Gün gelecek birileri de bizi kaybedecek. 
2019 yılında nice Müslüman kardeşimizi terör saldırılarında kaybettik. Bilad-i İslam'ın önemli şehirlerinde savaşlar, terör hadiseleri en şiddetli haliyle devam etti. Göz nurumuz bazı vatan kahramanını şehadete uğurladık. Halen de vatan savunması, rahatımız ve huzurumuz için canlarını içerde ve dışarıda hiçe sayarak kahramanca mücadelenin içindedirler. Allah Teala yardımcıları olsun. Suriye'de nice masumunun canı alındı, malları gasp edildi, yuvalarından edildi. Filistin'deki Yahudi vahşeti ve zulmü devam ediyor. Arakan'da ve benzeri yerlerde halen Müslümanlar zaman diri diri yakılmakta, katliamdan geçirilmektedir. Irk ve din kisveli nice terörist saldırılar gavur eliyle halen yapılmaktadır.   Geçtiğimiz yılda da emperyalist güçlerin güzel ülkemiz üzerinde yaptıkları oyunlar devam etti. İnşallah ehl-i küffar ve piyonları tuzak kurdukça Allah Teala onların tuzaklarını, oyunlarını bozacak ve yapanların başlarına makus kılacaktır. 
  Yeni yılı değerlendirirken “ akl-ı beşer nisyan ile maluldür” gerçeğini de göz ardı etmeden yeniden bir tefekkür ve muhasebeye ihtiyacımız vardır.  Hepimiz “bir gölgelik misali” dünya misafirhanesinden asıl varış noktasına doğru yol alıyoruz.  Her sözümüz yazılıyor. Her şeyimiz takip altındadır. Adım adım izleniyoruz. Görevli melekler tarafından bizim hakkımızda raporlar hazırlanıyor. Bizler, gün ve gecelerin kovalamacasına, basit akımlara kapılıp günlük olayların arasında şaşkın bir şekilde sıkışıp kalıyoruz. Sanki ömrümüz hiç bitmeyecekmiş gibi kendi dünyamızda muhasebesiz ve tefekkürsüz gidiyoruz. Gerçekte ise, kıymetli hazinemizin yani ömrümüzün tükendiğidir.  Dolayısıyla her duruma her an hazırlıklı olmak ve hayata iman penceresinden bakmakla yükümlüyüz.
Hepimizin malumu Allah Teala, gözle gördüğümüz ya da göremediğimiz tüm nimetleri bizlerin istifadesine sunmuştur. Tüm kıymetli hazineleri bizim için; bizi de bu kıymetlerle kendisine kulluk edelim diye yaratmıştır. Bu nimetlerin başında bize tayin edilen ömür yani zaman gelmektedir. Senenin başından sonuna kadar kopardığımız her takvim yaprağı bizim bu kıymetli hazinemizin eksildiğini haber vermektedir. Bu öyle bir sermaye ki tekrardan yerine konulamıyor, eksilen tarafı doldurulamıyor. Bundan dolayı Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler.”( A'raf suresi: 34)
  Zaman, başından sonuna kadar insan ömrünü sınırlayan bir çerçeve olmakla birlikte gerçek şudur ki, dünya ve ahiret huzurunu sağlayacak kazançlar, imkân ve fırsatlar zaman gibi bir hazine ile mümkün olabilmektedir. Hayat doğmak, yaşamak ya da ölüp yok olmaktan veyahut manasız ve gelişi güzel yaşamaktan  ibaret değildir.  Yüce Rabbimiz bu gerçeğe şöyle dikkatlerimizi çekmektedir:
“Biz göklerle yeri ve aralarındakileri, eğlence ve boşuna iş yapanlar olarak yaratmadık. Ancak bunları hak için yarattık; fakat onların çoğu bilmezler. O fasıl günü bütün insanların azap vaktidir.”(Duhan: 44/38-40)
 Hz peygamber (sav) de “Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nerede kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.”( Kütüb-ü sitte 14/374-375)
   Şu gerçek hafızalarımızda iyice  yer edinmelidir ki; yaşadığımız hayat asla başıboş değildir. Haşa Allah (c.c.) boş şeyler yaratmaz. Zamanı en iyi bir şekilde meşru şeylerde kullanabilirsek çok hayırlı sonuçlar elde edebilir, Allah Teala'nın razı olacağı işler yapabilir ve sonuçta her iki dünyanın mutluluğunu yakalayabiliriz.
Büyük bir hızla geçen zamanı durdurmak mümkün olmadığı için, zaman hazinesini en verimli ve en güzel bir şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Aksi halde elimizdeki fırsatları değerlendirmemiş, büyük kayıplar vermiş ve eli boş bir şekilde Allah Teala'nın huzuruna varmış oluruz. Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmaktadır: “Beş şeyden evvel beş şeyin kıymetini bil; İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, hasta olmadan önce sıhhatin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin ve ölmeden önce hayatın.” (Hakim, müstedrek, 4/341.)
2020 Miladi yılı cümle insanlığa barış; İslam âlemine ve özellikle ülkemize, vatanımıza huzur, bereket ve her meşru olan şeyler alanlarında şahlanmalara vesile olsun inşallah.