Dünya ülkeleri, 1966’da UNESCO ve ILO tarafından uygun görüldüğü üzere 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlamaktadır. Ülkemizde ise 1 Kasım 1928 Harf İnkılabının akabinde 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün de o tarihte Başöğretmenliğinin kabul tarihi olan 24 Kasım günü. Bundan dolayı olsa gerek Ülkemizde 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
Elhamdülillah müslümanız. Meseleleri tahlil ederken değer yargılarımız, ölçümüz İslam’ın evrensel düşünce biçimi olmaktadır. Bundan dolayıdır öğretmenlik gibi kutsal bir meslek ile ilgili elbette “ilk emri oku” olan Yüce Dinimizin çağları aşan tespitleri vardır.
Yüce İslâm dinî, iman, ahlak ve ibadet şuuruyla bilgiye ve bilgiyi kendi hayatına ve başkalarının hayatına yansıtan bilgi sahiplerine çok büyük önem vermiştir.
İnsanlığı, karanlıktan ve her türlü cehaletten aydınlığa çıkarmak için gönderilen ilâhî kitap Kur’ân-ı Kerim bunun üzerinde çok fazla durmaktadır.
Yine Allah (cc) mealen: “Habîbim! De ki: Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer 9) buyurarak ilmin ve âlimin( öğreticinin, öğretmenin) üstünlüğünü beyan buyurmuştur.
İlim, Yüce Allah’ın bir sıfatıdır.
Bir insanın en büyük düşmanı cehalettir. Onu yok etmeden, ona karşı zafer kazanmadan diğer düşmanlara karşı zafer mümkün değildir.
Yerden göğe kadar ilimden daha şerefli bir şey yoktur. Bu konudaki hadisler şu şekildedir:
“Âlimin (cahil) âbidden üstünlüğü; ayin, ondördüncü gece semadaki en küçük yıldız üzerine üstünlüğü gibidir. Şüphesiz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler altın ve gümüş (mirası) bırakmamışlardır. Ancak onlar ilim (mirası) bırakmışlardır." (Et-Tergib,1/68)
"İlmin fazlası ibadetin fazlasından daha hayırlıdır. "(Taberâni) "Az ilim çok ibadetten daha hayırlıdır."( Taberâni) "ibadetin en faziletlisi dini öğrenmektir. "( Taberâni ) Resulullah (s.a.v.) Ebu Zer'e şöyle tavsiyede bulunmuşlardır:
"Ey Eba Zerr! Allah'ın (c.c.) kitabından bir ayeti öğrenmen yüz rekât namaz kılmandan daha hayırlıdır. İnsanlar onunla amel etsin veya etmesin, ilimden bir meseleyi öğrenmen bir rekât namazdan daha hayırlıdır. "( İ. Mace )
Bunun sırrı şudur: Cahillerin ibadeti inançları gibi ciddiyetten uzaktır. Onlar kendilerine fayda yerine zarar verebilirler, çevrelerine menfaat yerine eziyet etme ihtimalleri çok fazladır. İlim sahipleri ise parlak basiretleri onlara yol gösterir, hakkı buldurur. Bunların ameli az olsa da hakka isabet etmeleri çok olur. Bundan dolayı Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Şeytanla mücadele hususunda bir âlim bin abidden daha başarılıdır. "( Tirmizi )
"Âlimin abide olan üstünlüğü benim sizden amelî en az olana üstünlüğüm gibidir."( Tirmizi ) Kainattaki hakikatleri her kes anlayamayabilir. İlim sahipleri, aklı selim mümin bilginler, öğretmenler hayata ve olaylara iman gözüyle ve bilgiyle baktıkları için anlama kabiliyetleri daha kuvvetlidir.
Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: İşte misaller;
"Biz onları insanlar için irad ediyoruz. Alim olanlardan başkası onları anlamaz. "( Ankebût, 43 )
Allah (c.c.) bu ayette de hayra giden, şerden koruyan ve Allah rızasına iştiyaklı vicdanların ancak âlimlerin Rablerini bilen parlak vicdanları olabileceğini beyan etmiştir.
"Yoksa o hicret azabından korkarak Rabbinin Rahmetini umarak gecenin geç saatlerinde secdeye kapanıp kıyamda durur bir halde itaat ve ibadet eden kimse gibi midir? De ki: "Bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl sahipleridir ki bunları hakkı ile düşünür."( Zümer, 9)
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlar:
"Hikmeti söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa herkesten almaya daha ehildir."( Tirmizi, İlim)