Tarım sektörümüzün en önemli sorunlarından biri, Tarım Bakanlığı yapan kişilerin büyük çoğunluğunun mesleğin içinden gelmemesi nedeniyle sektöre yönelik gerçekçi ve sağlıklı politikalar oluşturulamamasıdır.

1980 yılından sonra görev yapan Tarım Bakanları ve mesleklerine baktığımız zaman aslında yeni, radikal bir karar alma zamanının kaçınılmaz olduğunu görüyoruz.

Ziraat mühendisi Prof. Dr. Sabahattin Özbek, inşaat mühendisi Hüsnü Doğan, hukukçu Lütfullah Kayalar, iktisatçı İlker Tuncay, hukukçu Necmettin Cevheri, iktisatçı Refaiddin Şahin, lise mezunu Nafiz Kurt, sosyal hizmet uzmanı İsmet Attila, ziraat mühendisi Musa Demirci, iktisatçı Mustafa Rüştü Taşar, ziraat mühendisi Mahmut Erdir, ziraat mühendisi Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, iktisatçı Sami Güçlü, veteriner Mehmet Mehdi Eker, ilahiyatçı, işletmeci Faruk Çelik, tıp doktoru Ahmet Eşref Fakıbaba, işletmeci/ekonomist Bekir Pakdemirli.

Kamu yönetiminin yıllardır çözemediği tarım sektörüne ilişkin yapısal sorunlar, Kovid-19 salgını ile birleşince, üretici ve tüketiciyi zor günlerin beklediği aşikar.

Sağlık ve Savunma Bakanlıklarının gözle görülür başarıları Türk toplumuna umut aşılamıştır. Savunma sanayisinde, İHA/SİHA ile ilgili başarılı çalışmalar yüreklere su serpmiştir.

Selçuk Bayraktar ve ailesinin başarı hikayesi bu ülkenin 90 yıllık savunma, silah sanayi sorununa bir umut olmuştur.

Selçuk Bayraktar’ın İHA/SİHA başarısı tesadüfi olmamıştır. Yurt içi ve yurt dışı eğitimlerini aldıktan sonra Amerika’da iken ailenin şirketi 2000’li yıllarda insansız hava araçları faaliyetlerine başlamış ve 2007 yılında da Türkiye’ye dönerek hayalleri gerçeğe çevirmek için adımlar atmıştır.

Kendi ifadeleri ile kaliteli mühendislerimiz, makinaları tasarlayacak, üretecek altyapımız var. Toplumsal dönüşümü hedefliyorsanız, öncelikle kendi ekibinizle birlikte etrafınızdaki halkaları Milli Teknoloji Hamlesi İdeali doğrultusunda dönüştürmeniz gerekir.

Bu anlayış ile Güney Doğu’da 40 metrekare bir odada, 10 sene yaşayan, Zeytin Dalı Harekatında hangarlarda 4 ay yatan Selçuk Bayraktar’ın ürettiği SİHA’lar ile yapılan operasyonlar sonucunda dünyada Türkiye’ye savunma alanında süper güç denilmeye başladı.

TARIMIN SİHASI ‘’TOHUM’’

TÜRKİYE’NİN GIDA GÜVENCESİ

Tarımda başarımız olmayınca, tarım yazısına başarılı örneğimiz olan İHA/SİHA’lar ile başlamak istedim.

Tarım Bakanı ve Bakan yardımcılarının, senenin 6 ayını Akdeniz, Doğu, Güney Doğu Anadolu, Ege ve Karadeniz’de köylü ve çiftçi ile geçirmedikten sonra Türk tarımının kalkınması kısa vadede mümkün olmayacaktır.

Tarım Bakanı rüyasında; yerli tohum ve gen kaynaklarını, kaliteli üretim ve hasadı görmedikçe, Türk tarımı, Türk milletinin yüzünü güldürmeyecektir.

Bugün hâlâ tohumda “Yerli Millî” olduğumuz, dışa bağımlı olmadığımız söyleniyor. Aslında parasal duruma bakınca haksız da değiller. Türkiye’nin 2019 yılı toplam ithalatı; 202,7 milyar dolar. Tohum ithalatı ise; 177,3 milyon dolar. Tohuma ödediğimiz döviz toplam ithalatımızın binde 8,7’si. Yüzde bir bile değil.

O zaman nasıl olsa paramız var, ithal ediyoruz, bu konuyu kapatalım dememiz mi bekleniyor acaba?

Yoksa tohumu, tarımı ve dünyayı bilen tarlada yatacak Selçuk Bayraktar’lara mı işi emanet edelim?

YERLİ VE MİLLİ BAKANLIĞIMIZA

SORULARIM VAR

23 milyon dolarlık mısır, 10 milyon dolarlık ayçiçek, 93,8 milyon dolarlık ise sebze tohumu ithal etmişiz. Mesela bu ithal edilen sebze tohumlarından üretilen domatesin ne kadarı meşhur Ayaş Domatesi diye tüketildi?

Bakanlığın Tohum Tescil Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğünün internet sitesine üşenmeden baktım, üretim izinli ve kayıtlı olmak üzere 531 adet kayıtlı buğday çeşidi var. Bu çeşitlerinden 199 tanesinin ismi yabancı, bu ne anlama geliyor?

Türkiye’de üretilen, kayıt altına alınan, her ortamda anavatanı Anadolu denilen buğday çeşitlerine neden yabancı isim veriliyor? Yoksa bunlar “Yerli ve Milli” değil mi?

Bu çeşitlerin Türkiye’de üretilmesi için yurtdışında çeşidin sahibi olan şirketlere bir döviz ödemesi yapılıyor mu?

Türkiye’de üretilen ve Türk çiftçisine satılan bu tohumların her bir kilogramı için yurt dışına ayrıca döviz ödeniyor mu?

İnsan bile tohumla hayat buluyor, tohum deyince sıkıntılar da bitmiyor. 161 arpa çeşidinin 52 tanesi yabancı bu ülkede. Rakamları istediğiniz gibi oynatın. 939 tohumculuk firmasının sadece 39 tanesi yabancı denilince, yerlilik oranı yüzde 95,74 olur.

İlk bakışta milli tohumculuk işte budur diyorsunuz. Ancak geri kalan 899 firma, yabancı buğday ve arpa tohumundan ne kadar üretiyor? Mısır ve ayçiçek tohumculuğunun yüzde kaçı yabancıların elinde açıklar mısınız?

Tarımda rakamlar ile oynayarak kurumsal kuruluş gayelerini unutanlara seslenmek istiyorum. Yerli ve milli olduk diyerek süratle Türkiye’yi gıda güvencesizliği girdabına çekmeyin, tohumu, tarımı ve dünyayı bilen hangarda da, tarlada da yatacak elbette Selçuk Bayraktar’lar bulunur.