Seçici geçirgenlik insanın hücre zarının emlim esnasında uyguladığı bir durumdur. Örneğin hücre zarı kendisine yaklaşan şey her ne ise vücuda hücre içinde fonksiyonel olduğunu düşürse onu alır, zararlı olduğunu düşünürse bu nesneyi hücre dışında tutma eğilimi gösterir. İşte tam olarak seçici geçirgenlik durumu budur.

Peki, bu durum insanların davranış ve olaylara verdikleri tepkileri tanımlamak için de kullanılamaz mı?

            Örneğin insanlar bir duruma aşırı tepki verebiliyorken bambaşka bir duruma karşı kayıtsız kalıyor ise seçici geçirgen duyarlılıktan söz edemez miyiz?

            Biraz derinleştirmek adına,bugünlerde İsrail terör devletinin yerli Filistin halkı ve tüm Müslümanların hatta diğer semavi dinlerin de kutsalı sayılan Mescid-i Aksa’ya karşı uyguladığı vahşet ve soykırım temelli tutumuna karşı insanlığın takındığı tavır örnek gösterilebilir.

            George Floyd öldürüldüğünde dünyayı ayağa kaldıran siyahiler, Avustralya’da çıkan orman yangınında feci bir şekilde yanan hayvanların fotoğraflarına binlerce emoji koyarak tepki gösteren hayvan hakları savunucuları, sokak hayvanlarına ağlayan ama komşusunun yüzüne bakmayan insan sevemeyen tipler,kozmetik firmalarına tepki gösteren duyarlılar ve ülkemizde terör operasyonları yapılınca yapmayın etmeyin diye bildiri imzalayan akademisyenler tüm dünyanın gözü önünde savaş suçu işlenirken de onurlu olduğunu düşündüğünüz bu tutumunuzu gösterebilecek misiniz?

            Yoksa onur ve duyarlılığınızı belirleyen ölçüt temel hak ve hürriyetler değil de başka takıntılar mı? Sormak isterim.

            Bu cümlelerden hayvan sevmeyi kötülediğimi, siyahilere yapılanın karşısında durmanın yanlış olduğunu ima ettiğimi düşünecek kadar yeterli dil bilgisine sahip olmayanların zaman ve niyet açısından yazının gerisini okumasına da gerek yoktur.

Duyarlılık her şeye karşı olur. Ağaca, çiçeğe, hayvana, suya, doğaya ve en çok da insana duyarlı olmamız gerekir. Ama sadece işimize gelen, siyasi fikrimize uyan, ırk açısından bize yakın olan, inanç açısından bizimle bir olan insanların acılarını paylaştığımızda duyarlı bir insan değil kurnaz bir tüccar oluyoruz. Çünkü biz acıdan, hüzünden medet umuyor bunu amaçlarımıza meze ediyoruz.

Her olayda ülkemize gözlemci gönderen AB insan hakları komisyonu, Her konuda fikri olan Birleşmiş Milletler, güya dünya üzerindeki her çocuğa elini uzatacağını söyleyen UNİCEF, Uluslararası Adalet Divanı, ülkemizdeki ve dünyadaki kadınların haklarını savunduğunu iddia eden dernekler Filistin’de her yıl yaşanan bu vahşete enden sessizler. Sadece bir günde sayısız çocuk katledildi o topraklarda. İşinize gelince ya da bir menfaat bulacağınızı düşününce mi harekete geçeceksiniz?

Paris’te yaşanan terör saldırısında kol kola girip kortej yapan Avrupalı liderler ne düşünüyor acaba. Bu vahşetin durdurulması için de üç adım atacaklar mıdır kol kola yoksa ölenlerin Müslüman oluşu buna engel midir?

Yazının başlığı ile bitirmek istiyorum:

Seçici Geçirgen Duyarlılığınız Batsın!