HADDİNİ AŞAN İNSAN VE BOZULAN DENGE!

          Geçtiğimiz çeyrek yüzyıl; ekonomik, sosyal ve güvenlik anlamında insanlığın hayatına sayısız yenilikler kattı. Bu durum görünürde yeryüzünün merkezi varlığı olan insanın hayatını daha kolay kılma çabasıdır. Dolayısıyla teknolojinin hızla geliştiği bu süreçte, insanın yalnızca yaşam biçimi değil aynı zamanda alışkanlıkları ve karakteri de değişime uğradı/uğruyor. Ayrıca bu değişimin tabiat üzerinde de birçok dönüşüme sebep olduğunu görmek mümkün. Zira son zamanlarda yaşadığımız birçok tabiat olayının normalin dışında gerçekleştiği hepimizin malumudur. Teknoloji karşıtı değilim, insanın değer yargılarını ve ahlaki sınırlarını ihlal etmeden toplumsal fayda adına yapılan her türlü gelişimi de destekleyelim. Ancak kabul etmeliyiz ki, bu gelişimler hayatımızda büyük kolaylıklar sağlarken bir yandan da oluşturduğu tahribatlar adeta görmezden geliniyor. Uzmanlar son 10 yılda bilimsel araştırma ve geliştirmelerin mühendislik, altyapı, gıda, ilaç ve askeri teknoloji gibi alanlarda çok büyük ilerlemeler kaydettiğini dile getiriyor. Bunlardan bazıları;

          Yapay Zeka Bilgisayar bilimcisi Alan Turing’in 50’li yıllarda “Makineler düşünebilir mi?” sorusu ile başlayan süreç yapay zekâyı ortaya çıkardı bu gün sağlıktan eğitime, finanstan, endüstriye birçok alanda işlev görüyor. Artık istihbarat ve analiz, bilgi yönetimi, görüntü tanıma, güvenli haberleşme gibi pek çok alanda yapay zekâ teknolojileri rol alıyor.

          Kripto-para veya dijital para iki kişi ya da kurum arasında “değer” transferinin, aracısız olarak yapılmasını sağlayan Blok Zinciri (blockchain) teknolojisi. Söz konusu bu teknoloji ile finans ve bankacılık sektörü başka bir boyuta taşındı.

          Nöroteknoloji İnsan beyninin tüm katman ve süreçlerini gözlemlemeye ve görüntülemeye yarayan teknoloji günümüzde sağlık sektöründe özellikle teşhislerde güçlü bir yere sahip.

          Çip Organlar gerçeğe yakın gözler, minik akciğer gibi çeşitli çip organ çalışmaları ile hastalıklar modellenerek ilaç geliştirme fırsatı doğduğu.

          Nano Cihazlar bilgi işlem dünyasına önemli katkı sağlayan nano cihazlar; tıbbi uygulamalar, havacılık, elektronik, taşımacılık gibi pek çok sektörün de ilgi alanına girmeye başladı.

          Dijital Asistanlar verilen basit görevleri tamamlayıp hayatı kolaylaştırmaya yardımcı olmak için sesli komutlara yanıt veren cihaz veya uygulamalar. Örneğin Siri, Cortana, Alexa, Google Assistant gibi programlar hayatımızın birer parçası olma yolunda hızla ilerliyor.

          Drone Teknolojisi taşımacılık, medya, eğlence, tarım, telekomünikasyon ve askeri alanlar gibi birçok alanda hızla rol sahibi olan bu teknoloji, her geçen gün daha büyük ilerlemeler kaydediyor.

          Velhasıl bu gün insanoğlu/kızı elektrik ve güneş enerjisiyle çalışıp sürücüsüz yol alabilen araçları… Kasiyersiz ve yapay zekâlı market uygulamaları… Her alanda kullanılabilen mobil programları, temassız ödemeli e-ticaret çözümleri… Aydınlatma, güvenlik, ısı ve enerji tüketimini kendisi ayarlayıp kontrol edebilen akıllı evleri üretiyor. Böylece yapay zekâdan robotik ve nükleer teknolojilere, metalin ve dijitalin hegemonyası hayatımızın tüm alanlarını büyük bir hızla kuşatıyor. Adeta insanın insana ihtiyaç duymadığı/duymayacağı bir dünya oluşturulmaya çalışılıyor. Kendine yettiğini iddia eden çağın insanı düğmelere dokunarak komutlar vererek her istediğini halledebileceğini düşünüyor. O yüzden, insanın sınırsızlaşan istek ve arzularının sonu bir türlü gelmiyor. Ve bu tutku sınırlı bir varlık olan insanın haddini aşmasına, daha yaşanılır kılması gereken yeryüzünü cehenneme çevirmesine sebep oluyor. Öyle ki, daha çok kazanma, daha fazla hükmetme ve küresel güç olma hırsı milletlerin ve ülkelerin dengesini bozdu. Bu gözü dönmüşlük her gün harap edilen yuvalara, yıkılan şehirlere, talan edilen kaynaklara, katledilen canlara mal oluyor. Zira küresel emperyalizm işgal ettiği yerleri satranç tahtası, katlettiği insanları ise silahlarının tahrip gücünü test ettiği birer kobay olarak görür.

          Evet, baş döndüren bunca teknolojik gelişmeler, bilimsel ilerlemeler ve maddi zenginlik insanı mütekebbirleştirdi. Her şeyi başarabilirim şımarıklığı insanın kendisinde tanrısal güçler olduğu vehmine yol açıyor. Bundan dolayı yeryüzündeki canlı cansız tüm varlıkların yaşamına ve yaratılış gayesine müdahale etti/ediyor. Fıtrata savaş açan ve Allah’ın hayat döngüsüne yerleştirdiği sünnetullaha/adalete aykırı hareket edip azgınlaşan insan “… yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp ekini ve nesli yok ediyor...” Bu yüzden haddini aşıp yaşamın dengesini bozan insana kâinat adeta sellerle, tayfunlarla, depremlerle, kuraklıklarla ve salgınlarla tepki veriyor.

          Aslında hayatı sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi sorumsuzca yaşayıp emanet olan nimetleri bozuk para gibi harcadığımızda… Kestiğimiz ağaçların yerine koca binalar, lüks oteller diktiğimizde… Betona boğduğumuz yeşil alanları suni şelaleler ile süsleyip doğanın daha güzel olacağını düşündüğümüzde... Bir yanda açlık ve kuraklıktan çocuklar ölürken diğer yandan suların israf edilip yemeklerin çöpe dökülmesine göz yumduğumuzda… Etrafındaki her kesi potansiyel tehdit görüp devasa kaynaklarla silahlanma yarışına girdiğimizde… Çevremizde milyonlarca mazlumun kan ve gözyaşı içinde acı çekmesine sessiz kaldığımızda haddimizi aşıp dengeyi bozduk.

          Adaletsizliğe tahammül ettiğimizde, zulme rıza gösterdiğimizde, saygısızlığa müsamahalı olduğumuzda, sorumsuzluğa alıştığımızda, mazlum ve mağdura sırt döndüğümüzde ve ahlaksızlığa yol verdiğimizde haddimizi aşıp dengeyi bozduk. Evet, çağın insanı teknolojik üstünlük, askeri güç, lüks ve şatafat, ekonomik parametreler ve silah envanterleri üzerinden kıyasıya bir yarışa girerek haddini aştı. Umudumuz ve duamız küresel bir krize dönüşen bu virüs salgınından insanlık gerekli ders ve ibretleri alır. Ve bu zor günler geçip gittiğinde inşallah her birimiz:

          Hiçbir ayırım yapmaksızın yaratılışta eşimiz, inançta kardeşimiz olan yeryüzündeki tüm insan kardeşlerimize… Üzerinde yaşadığımız toprak, limitsiz ve ücretsiz soluduğumuz atmosfer kardeşlerimize... Üzerimize yağan kar ve yağmura aralıksız ısı ve ışık veren gökteki kardeşlerimize... Aynı haklara sahip olduğumuz ve bizlere emanet edilen canlı-cansız, şuurlu-şuursuz tüm kardeşlerimize karşı daha saygılı ve sorumlu davranırız. Yeryüzünün halifesi ve haddini bilen varlığı olarak herkesin/her şeyin birbirinin hakkına ve hukukuna riayet ettiği bir hayatın inşası için canla başla çalışırız.

Bütün bir hayatı imtihan bilinciyle yaşayıp adalet ve merhametten ayrılmamak duasıyla…