İsrail’in Filistin halkına yaptığı vahşeti izah etmeden önce, hümanistlerin tarih boyunca ülkelerin güç zehirlenmeleri nihayetinde insani kompartmanlarına nasıl etki ettiklerini bakmamız lazım. 

   

          Adolf Hitler “Birgül gelecek öldürmediğim her yahudi için bana lanet okuyacaksınız” dediğinde seküler hümanistler dünyanın muhtelif coğrafyalarında en şiddetli şekilde duruş sergilediler mi? Evet!

           

          Kore Savaşında stratejik arzular haritası çizilip iki ülke baz alınarak (Kuzey Kore ve Güney Kore) kutuplaşmanın dünyanın organizmasına tehdit oluşturacağı konusunda hemfikir olunduktan sonra, süresiz ateşkesin sağlanması hususunda sözüm ona spesifik hümanistler bu anlamda ciddi baskı uyguladılar mı? Evet! 

           

           ABD-Vietnam savaşında zımni kaotik eylemlerle çeşitli kılıflara bürünen derin hümanistler, Vietnam’ın galip gelmesi için birçok şeyi meşru görüp topyekün destek vermediler mi? Evet!

           İran-Irak Savaşında Mezopotamya halkının genlerinin erozyona uğraması için tarihte eşine az rastlanır şekilde, vampirce katliamlar gerçekleştiren diktatörlük kraliyet ailesinin başhahamına kapalı kapılar ardında tam yetki verilmedi mi? Evet! 

           Sovyet-Afgan Savaşında gerek etnik kökenlerin kutuplaşması gerekse inançlı insanların tefrikaya düşmeleri için zehirden nağmeler dizilip, milyonlarca insanın kendi anavatanlarında mülteci konumuna düştükten sonra riyakar maskelerle, showlarının da bittiğini bilen rasyonel kılıflı hümanist devreye girip haykırmadılar mi? Evet! 

  

           Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve dahi dünyanın birçok coğrafyasında, bütün insani ilişkilerinde önce kaos ortamı yapıp, büyük tahribatlar oluşturduktan sonra işi egale etmek, yeniden ve istenilen düzeyde bir iklim oluşturmak için müşrik yüzlerine müşfik maskesini takmadılar mı? Evet! 

          

           Dünya medeniyetine yön veren, ilmin beşiği olan, insanlık tarihine ayna tutan, milyonlarca insanın huzurla yaşadığı Suriye’yi kendi emelleri için harcayıp, insanlarını mülteci statüsüne kanalize etmediler mi? Evet! 

          Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya sürekli şiddet tacizinde bulunup, göçebeyken gelip Filistin’in, İngilizlerin eliyle aldığı toprağına zalimanece konup, Filistin’i işgal ede ede açık hava cezaevine dönüştürüp, Arz-ı Mev’ud tasavvuruyla, tanrıyı kıyamete zorlamak için Filistin’inde kıyameti kopartmadınız mı? Evet! Yetmemiş gibi savunmada olan, kendi halkını korumaya çalışan Hamas’ı terörist ilan etme bahanesiyle; her yeri yerle yeksan edip hatta hastane, mahpushane ve gasilhaneleri bile acımasıza, hurharca vuran, emperyalistlerin uşağı Siyonist İsrail’in vampirliğini meşru gösterecek cüreti bile ihmal etmeyeceğiniz gibi dünya kamuoyunu algılarla uyutmadınız mı? Evet!

               Tüm bunlar yaşanırken (yaşattığınızda) kendinizi hümanist gösterip dünyaya ahlak dersini verdiğiniz gibi her toplumun önemli kesiminin farklı zihniyete sahip insanlarını içi farklı dışı sizin gibi binlercesini topluma ahlak abidesi hümanistleri diye peşkeş çekmediniz mi? Evet! Ya toplum!.. Algılarla inşa ettiğiniz bu hümanist tayfasına kandı mı? Evet, maalesef! Bugün gerek sosyal medyada gerekse sosyal hayatta vicdanları pas tutmuş onlarca hümanist görünümlü zırtapozları görmemiz kaçınılmaz hale geldi. 

 

            Tarihin seyrine baktığımızda dünyanın algılarla bu kadar acımasızca ve kuklaların eliyle yönetilmesi ders almamız için yeterli delil değil mi? Yanlışları alışkanlık haline getirmek yerine; gerçeklerle yüzleşmek ve asil bir duruş sergilemek birçok insanın işine gelmiyor. Kripto zihniyet bu algıların yelpazesi olmuş. Eli kalem tutan, tefekkürleri buz tutan kalemşörlerimizde bu zulüm meziyetine çanak tutuyor. Bunca şeyler yaşanırken hümanist söylemleriyle kitleleri etkilemeye çalışanları görmek içimi bambaşka acıtıyor. Neden mi? 

          Evet! 7 Ekim’den beri devam eden İsrail zulmü vicdanlı her insanın kalbine adeta bir kramp gibi girmiştir. Bu vahşetin olmasına karşılık toplumun birçok kesiminde yoğun tepki gelmekte. Esnafı, öğretmeni, öğrencisi, STK’sı vs. birçok vicdanlı insan eylem yapıyor. Kimisi siyonist İsrail’in mallarını boykot ediyor kimisi de farklı şekilde imkanları doğrusunda tepkisini ortaya koyuyor. Kimisi de inancı gereği dua ve tekbirlerle destek veriyor. Yani herkes makul imkanlarla yüreğindeki acıyı ifade etmeye çalışıyor. Bu insanları takdir etmek lazım. Belki imkan olsa hepsi Gazze’ye gitmek için harekete geçecektir. Çok enteresandır ki hiçbir şey yapmayanlarda bunca gayreti ve samimiyeti ortaya koyanları küçümsemekte! Bu zalimane eyleme karşı vicdanı kürermiş olanların, vicdan ehliyle dalga geçer gibi akıl vermeye çalışmaları da kabul edilecek türden değil! Şimdi soruyorum! Bu şekilde yaparak tarih boyunca haykıran hümanistlerden ne farkınız kalıyor? 

           Hümanistleri sevmediğimi daha önce defaatle ifade ettim. Benim bütün insanlara mesafem aynıdır, olaya insani bakıyorum gibi kendi statücülüğünü en üst görüp geri kalanı hafife alma en hafif tabiriyle ikiyüzlülüktür. Her insanın safı belli olmadır. Net, şeffaf ve bir duruşu olmalı insanın. Kendi safını bellide eden, değerlerine sahip çıkar. Onun hukukunu korur. Daha sonra herkesin yaşam hakkına bakar ve ona göre irade beyan eder. Safı belli olmayanların hümanist kılıfına bürünüp herkese ahlak öğütlemesini hazmedemiyorum. Bakın safı belli insanlar imkanları dahilinde tepkilerini nasıl ortaya koyuyorlar. Hümanist haykırışına kapılanlar tarihin seyrine ayak uyduramıyorlar. Belli kitleler ve milletlerin zulmüne rıza gösterip kendi mizanında haklı gösterip, mazlumun heleki mesele Müslüman olunca lal olan hümanist görünümlüleri görünce acayip rahatsız oluyorum. 

                Sormak lazım! Hümanist haykırışı insani ve vicdani hazların kalbe ağırlık yapıp, insanlığın ihmal ve ikmal edilmesinden ötürümü yoksa algı dünyasında kendi statülerini insanlık abidesi olarak zihinlere kanalize etmek için midir? Tarihin her karanlık sayfasında, aydınlığa talip olup ve ne yazık ki bütün hücrelerine kadar kara bir leke olan batıl züccaciyeleri olan hümanist tayfası, mesele Filistin olunca dünya haritasında dokunamadıkları yer kalmıyor ve nasıl bir algı operasyonu, küresel psikopatlıktır ki Filistin’i ve Hamas’ı haksız görebilecek kadar haklı oluyorlar! İşte bundan dolayı hümanist haykırışı kulaklarıma temas edince, bütün hücrelerim vücuduma diken gibi batıyor. 

               Bu samimiyetsizlik maalesef birçok kalbin kaymasına neden oluyor. Hiç ummadıkları yerden vuruluyorlar. Farkında olmadan, duygu yoğunluğundan ötürü kendi gerçeklerini inkar edebilecekleri duruma gelebiliyorlar. Bu tür durumların yaşanmaması için “insancıl değil” insani ve vicdani haykıranlara kulak vermek gerekir. Yoksa tarih boyunca algıları uyku hapı yapıp koca koca kitleleri uyuttukları gibi bizleride uyuturlar. 

           

            Hülasa bizler siyonist İsrail’in katliamlarına odaklanıp tepkimizi ortaya koymalıyız. Yapılan vahşeti duyurmak için sesimizi yükseltmeliyiz. Gündemimiz bu tek taraflı savaş bitene değin Filistin olmalı. Boykotsa boykot, yürüyüş ise yürüyüş, ne gerekiyorsa onu yapalım. Bunları yaparak elinize ne geçiyor diyen hümanistlere kulak vermeyelim. Safımız belli, mücadelemiz belli, samimiyetimiz belli tıpkı inancımız gibi diyip asil bir duruş sergilemeliyiz. Bu vahşetin aşina olmasına müsaade etmeyelim. Tarihin zulmüne çanak tutan hümanistlerden olmayacağımız gibi biran bile olsa gafletede düşmeyelim. Bizler için bir tek haykırış var! Zalimler için yaşasın cehennem!