Bir sözü söylerken,
"Kendimle ne kadar konuştum" diyebildik mi?
Başkalarının hatalarını sayarken,
"Kendi hatalarım var mı" diyebildik mi?
Başkalarında bencillik ararken,
"Ben ne kadar bencilim" diyebildik mi?
Eskileri yad ederken,
Güzel dostluk ve komşuluklardan bahsederken,
Çocukluğumuzu anarken,
"Ben ne kadar saf ve temiz kalabildim" diyebildik mi?
Her şeyin değiştiğini söylerken,
"Ben ne kadar samimi ve dürüst kalabildim" diyebildik mi?
Çocuklarımıza iyiliği anlatırken,
"Ben ne kadar iyi örnek oluyorum" diyebildik mi?
Sahi biz kendimizle ne zaman konuştuk?
Ne zaman, hatalarımızı kendimize anlattık?
Ne zaman "ben yanlış yaptım ve yapıyorum" diyebildik?
Ne zaman bir kitap alıp okuduk?
Okuduğumuzun ne kadarını anladık?
Anladıklarımızın ne kadarını hayatımıza uyguladık?
Sahi biz ne zaman gerçekten biz olabildik?
Hep kendimiz olmaktan vazgeçip, başkası olmaya çalışmadık mı?
Ne zaman başkalarının istediği cevaplar yerine doğruyu söyledik?
Ne zaman yanlışlarımızdan dönüp, tekrar etmekten vazgeçtik?
Ne zaman birilerini eleştirirken, kendimizi haklı çıkarmaktan vazgeçtik?
Sahi biz eskiyi anlatırken, güzelliği çoğaltmak için ne kadar uğraştık?
"Toplum nereye gidiyor" derken "Ben doğru gidiyor muyum" diyebildik mi?
Sokaklar uyuşturucu bataklığına bulaşmışken,
Eğitim yerle yeksan olmuşken,
Ahlak denen kavram yazıdan ibaret hale gelmişken,
Evlerimiz saçma sapan programlarla kirlenmişken,
Aile yapımız gün geçtikçe zehirlenirken,
Bütün hayatımız elimizdeki telefona hapsolmuşken,
Bunca yanlışta benim payım nedir diye hiç mi kendimize sormayacağız?
O halde gelin bir yerden başlayalım.
Haydi, biraz telefona ara verelim, televizyonu kapatalım ve toplanıp konuşalım."
Muhabbet edelim, bir konu bulup tartışalım, kitap okuyalım ya da eskisi gibi karanlıkta hikâyeler anlatalım, şarkı söyleyelim, Kur'an okuyalım...
Çok mu zor bunları yapmak?
Ve son söz İbn Hazm'dan;
“Her erdemde ilmin, her ahlaksızlıkta da cahilliğin bir payı vardır.”
Kalın sağlıcakla…