İşte O gün (ahirette hesaba çekilirken), onların ağızlarını mühürleriz(konuşmalarına mani oluruz); (iman ve iyilikten, nankörlük ve kötülükten yana) bütün yapıp ettiklerini, (artık organları) elleri Bize söylemekte, ayakları (işlediklerine) şahitlik etmektedir. Yâsîn Suresi 65. Ayet
Kaçınılması mümkün olmayan bir gün var.
O gün bize, biz de de O güne doğru ilerlerken hızla ve bir an bile durmadan akıp giden yolculuğumuz…
Dünyadaki adaletin yetersiz kaldığı ve en hassas terazilerin kurulacağı mutlak adalet divanına çıkmak için istemli – istemsiz ilerliyoruz
Her an bitebilecek şekilde şimdilik devam eden yaşam ve fırsatlarımız hiç beklemediğimiz bir yerde ve her an son bulabilir.
Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını alacağı bir mahkemey-i kübra’yadır yolculuğumuz.
İkisi de koyun, ikisi de vuruştu, ikisi de durumlarını, avantaj ve dezavantajlarını biliyorlardı mazeretlerinin kabul edilmeyeceği, el Adil olan Rabbimiz Allah’ın mutlak adaletini gerçekleştireceği yere ve zamana gidiyoruz an be an.
Hazır mıyız?
Hesabımızı verebilecek miyiz?
Hesap verilebilir bir hayat yaşıyor muyuz?
Fe Eyne Tezhebun?
Bu gidiş nereye?
Nasıl bir gidiş?
Nereye gidiyoruz?
Sorularını samimice önce kendimize sonrada ulaşabildiklerimize sorduk mu?
Ağzı iyi laf yapanların, bahane bulanların, mazeret üretenlerin dillerinin hiçbir şey söyleyemeyeceği O günde organlarımız, dokularımız, hücrelerimiz yapıp ettiklerini ve şahit olduklarını ortaya dökecek.
Her insanın hayat filmindeki tüm rolleri için ‘Mâliki yevmi-ddîn’’ olan mutlak hesap gününde o mekânlar ve o anlar organlarla, dokularla, hücrelerle lehimizde veya aleyhimizde tanıklık/şahitlik edecekler.
Yapıp ettiklerimizden hesaba çekileceğimiz gibi yapmamız gerektiği hale yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz.
O Gün bütün insanlar, yaptıkları iyilik ve kötülükleri kendilerine gösterilmek ve hak ettiği karşılığı verilmek üzere, gruplar hâlinde Rablerinin huzuruna çıkacaklar. Zilzal Suresi 6
“Fe men ya'mel miskâle zerratin hayran yerah. Ve men ya'mel miskâle zerratin şerran yerah”(Zilzal Suresi 7-8)
Artık kim zerre kadar (ya bizzat) hayır yapmış (veya iyiliklere vesile ve sebep olmuş)sa, onun karşılığı (mükâfatı)nı mutlaka görecek (ve alacaktır).
Ve kim de zerre miktarı şer işlemiş (veya kötülüğe sebebiyet vermiş)se, onun da cezasını mutlaka görecek (ve bulacaktır).
Meleklerin bizce küçük-büyük, eski-yeni, önemsiz-önemli… Sınıflandırılabilecek her şeyin kaydını tuttuğu hayat defterimiz bize okutulacak.
İkra/ kitâbeke kefâ binefsike-lyevme ‘aleyke hasîbâ(n)
(Ahirette de kendi hayat kitabımız, yani canlı çekim kayıtlarımız, yine bize seyrettirilip: "Kulum) Oku (amel) kitabını, sicilini (seyret yaşadıklarını); bugün hesaba çekici (ve sorgu hâkimi) olarak (kendi) nefsin sana yeterlidir" (buyurulacaktır). İsrâ Suresi 14. Ayet
Bu hakikat Kıyamet Suresi 14 ve 15.Ayetlerde Rabbimiz Allah tarafından şöyle beyan buyrulmuş: İnsan, hesap günü, azaptan kurtulmak için) her ne kadar birtakım mazeretler ileri sürse de aslında kendi nefsinin aleyhine (bütün azaları ile birlikte) bizzat kendisi şahittir.
(Dünyada) Allah’ın ayetlerini inkâr edip Rasulüne başkaldıranlar, O gün cehennem azâbını karşılarında görünce, “Âh, keşke mezarımızdan hiç çıkarılmasaydık da, toprak olup gitseydik!” diye feryat ederlerken, yerin dibine geçirilmiş olmayı ne kadar da arzu edecekler! İşte o gün zâlimler, yaptıklarının hesabını bir bir verecek ve olup biten hiçbir şeyi Allah’tan gizleyemeyecekler!
Hesabı görünce iradesiz bir varlık olmayı, cansız bir taş/ toprak olmayı, ölümle yok olup bitmeyi veya hiç yaratılmamış olmayı isteyenlerden olmamak için hayat hepimiz için fırsat ve imkânlarla dolu…
Selam, dua ve muhabbetlerimle…