-Mucizeler mümkün mü?
-Rahman Allah’a gereğince inanıp güvenirsen ve sorumluluklarını yaparsan mümkün; senin, benim ve bunları yapan herkes için de mümkün olur.
Rahman Allah’ın rahmetine güvenmek gayretsiz bir hayat olmadığı gibi, insanın tüm sorumluluklarını yerine getirdiği tevekkül halindeki gayretlerinden sonra Allah’ı vekil edip oluşacak sonuçlar için Allah’ın takdiri her ne ise hikmetli ve hayırlı olacağına inanıp güvenmektir.
Rahmet samimiyet ister, gayret ister, hayırlı niyetler ister.
Allah’ın rahmetinden istemek, sınırlı ve sonlu insanın dar ve küçük dünyasının maddi kalıplarından kurtulup Rahman Allah’ın sonsuz ve sınırsız rahmetinden ikramlarına, lütuflarına, ihsanlarına talip olmaktır.
Zekeriya (as) ömrünün son demlerine kadar devam ettirdiği samimi gayretlerinden sonra kavmi konusunda gelecek endişeyle birlikte Rabbinin sonsuz rahmetine sığınıp güven duygusu içinde duayla isteklerini iletti.
Dua bu kadar değerli mi?
İsteklerimize kavuşmamızda dua etkili mi?
Rabbimiz Allah Furkan Suresi, 77. Ayette Allah Rasulü Hz.Muhammed (asv)üzerinden tüm insanlığa hitaben şöyle buyurur:
"De ki; Eğer duanız/kulluğunuz olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var."
Demek oluyor ki değerimiz kulluğumuz, duamız kadardır.
"Doğrusu ben, arkamdan gelip yerime geçecek yakınlarım hakkında (ve emanetimi koruyacakları hususunda) endişe edip korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır (kadın)dır. Artık bana Kendi katından bir yardımcı (yerime geçecek bir oğul) armağan et (ki)";
"(Hem) Bana (manevi) mirasçı olsun, (hem de) Yakuboğullarına mirasçı olsun. (İman ve İslam yolumuzu takip ve tatbik etsin.) Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan ve makbul insanlardan) kıl" (diye dilemişti).
Allah’ın sonsuz rahmetine güvenin tam olduğunda kısır ve ihtiyarlığın son demlerinde bile olsan Allah’ın rahmetinden ümit kesmez ve Allah’tan istemeye devam edersin.
Niyetin hayırlı olunca ve başkalarının iyiliğini istediğinde en olmayacak gibi görünen şeyleri Allah’ın rahmetinden isteme cesareti ve güveni gönlüne yerleşip seni harekete geçirir. Çünkü Zekeriya (as) kendisinden sonra kavminin dini ve ahlaki yaşantıları konusunda endişeli ve mahzundu.
Samimi duası Rabbimiz Allah tarafından kabul ile icabet edilen Zekeriya (as) dava ve davetini sürdürmek için mescitten ayrılıp halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi fakat konuşamadı) ve onlara: Sabah akşam Allah'ı tesbih edin (insan olarak yapmanız gereken sorumluluklarınızı yerine getirin)” diye işaret diliyle konuştu.
İnsan kendi başına aciz, zayıf bir varlık olduğundan en kolay yaptığı eylemlerin başında gelen nefes almayı, aldığı nefesi vermeyi, konuşmayı bile Allah’ın izni olmadan yapamazken; Rahman Allah takdir edip rahmetiyle verdiğinde çocuk sahibi olmak gibi bir mucize(ileri yaş ve kısırlığa rağmen) ve harikulade her bir iş Rahman Allah’ın takdiriyle lütuf ve ikramıyla nasip olur.
Yahya doğdu ve yıllar sonra ergenlik çağına geldi. Ona, “Ey Yahya; ilâhî hikmetlerle dolu şu Kitaba sımsıkı sarıl!” diye emrettik. Ve ona, daha çocuk yaştayken hüküm ve hikmet verdik. Dosdoğru ve yerli yerinde karar verebilme imkânı bahşettik.
Ayrıca, katımızdan armağan olarak kalp yumuşaklığı ve tertemiz bir ahlâk ihsan ettik ona; çünkü o, Rabb’ine gönülden bağlı ve rızasını kaybetmekten gerçekten sakınan ve çok saygılı biriydi.
(Yahyâ) anne-babasına karşı da (son derece saygılı ve) çok iyi davranan hayırlı ve salih biriydi, (onlara) başkaldıran bir asi veya dik başlı değildi. Bunun içindir ki selâm olsun O’na ve o’nun gibi olanlara.
Doğduğu gün de selâm olsun O’na ve o’nun gibi olanlara, öldüğü gün de selam olsun O’na ve o’nun gibi olanlara, diriltilip kabrinden çıkarılacağı gün de selam olsun O’na ve o’nun gibi olanlara!
Her türlü kötülükten sakınarak iyilikler yapan ve iyiliğin hâkimiyeti için gayret eden aziz insanlara selam, dua ve muhabbetlerimle…
A.Erkan FURKANOĞLU
KKTC / 23.09.2024 / 12.43