RAMAZANI ŞERİFE BAŞLARKEN

Recep, Şaban ayları derken yolunu beklediğimiz değerli misafirimiz, Ramazan ayı evlerimize, aramıza misafir olarak girdi elhamdulillah. Rahmetin ve mağfiretin gölgesi üzerimize düşmüştür. Bu mübarek ayın bizi rahmetle sardığı ve kuşattığı günlerine başladık.  Allah Teala cümlemizi bu ayın tüm faziletlerine kavuşturup dünya ve ahiret saadetine nail eylesin….

İnşallah bu mübarek aya gayeli ve hazırlıklı girmeye kendimizi adamışızdır. Kararımızı, ne tür faaliyetlerde bulunacağımızı, maddi ve maneviyatımızdaki eksiklikleri daha iyi nasıl revize edebiliriz, eksiklerimizi İslami esaslar çerçevesinde nasıl giderebiliriz hassasiyetine sahip olmuşuzdur inşallah. Bir sonraki Ramazan ayına kavuşmayabilirim, bu benim son Ramazan’ımdır veya bağışlanmak için son şansımdır anlayışıyla hareket etme plan ve programımız hazırdır inşallah..

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”( Bakara, 183.)

Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur: “Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur” (Buhari, Savm, II, 228. )

Sene içinde kendini bir türlü mânevi yönden derleyip toparlayamayan ve bu halini beğenmeyip kendinden şikâyet eden, ruhu arayış içerisinde olan; fakat bir türlü bir yerlerden başlayamayan, kendine çeki düzen veremeyen her Müslüman kardeşimiz için çok büyük bir fırsattır Ramazan ayı.
Ramazan sadece kendisini toparlamak isteyenler için değil elbet, tüm inananlar ve tüm insanlık için her anı dolu dolu yaşanması gereken bir aydır. Yılın diğer aylarında gerek bedenimizde ve gerek ruhumuzda meydana gelen arızaları tamir etmenin en iyi yoludur bu ay. “Ramazan Mektebine” girip maddi- manevi  tüm eksikliklerimizi gidermek, bundan sonra
“Ben Her Türlü Kötülüğe Kapalıyım” diyebilmek ve bayramı bu mana ve gayret ile hak edebilmektir bu ay.
 

Selmân-ı Fârisi (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (sav) bize Şaban ayının son günü bir hutbe irâd etti ve şöyle buyurdu:

"Ey müslümanlar! Büyük ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Bu, içinde 'bin aydan daha hayırlı olan' Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir aydır.

Bu ay; Allah Teâlâ'nın, gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde teravih namazını nafile olarak meşru kıldığı (mübarek) bir aydır.

Bu ayda kim bir hayr işlerse başka zamanlarda bir farzı yerine getiren kimse gibi sevap kazanır. Bir farzı eda eden de başka aylarda yetmiş farzı yerine getiren gibi sevap kazanır.

Bu ay sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay ihsan, yardım ve eşitlik ayıdır. Bu ay müminin rızkının arttığı bir aydır. Kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, onun günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. İftar ettirdiği müslümanın aldığı sevaptan bir şey eksilmeksizin onun kazandığı kadar da ayrıca sevap kazanır."

- Bizim hepimiz bir oruçluyu iftar ettirecek imkana sahip değildir… dediler.

Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem;

"Allah Teâlâ bu sevabı bir oruçluyu bir hurma veya bir yudum su ya da bir içim süt ile iftar ettirene de verir" buyurduktan sonra hutbesine şöyle devam etti: "Bu ay, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan bir aydır. Kim (bu ayda) emri altındakilerin yükünü hafifletirse Allah onu bağışlar ve cehennemden azad eder. Bu ayda dört şeyi çok yapınız. Bunların ikisi ile Rabbinizi hoşnud edersiniz; ikisinden de zaten uzak kalamazsınız. Rabbinizi hoşnud edecek iki işiniz; lâ ilâhe illellah diyerek Allah'ın birliğine şehadet etmeniz ve bağışlanma dilemenizdir. Uzak kalamayacağınız öteki iki şeye gelince, onlar da Allah'dan cenneti isteyip cehennemden kurtulmayı dilemenizdir. Kim bir oruçluyu doyuracak olursa Allah onu benim havuzumdan sulayacak, o da cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir."( İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192,(Thk. M.M.A’zamî), Beyrut, 1975)

Hz Peygamber’den nakledilen bu rivayet, bir müslümanın Ramazan ayını nasıl geçireceğine dair  plan ve programını özetlemektedir.

Bu yılın Ramazan’ı daha önce görmediğimiz ve belki de ömürde bir kere görebileceğimiz mahiyettedir. Birkaç aydır insanlık dünyası önemli bir imtihanın içerisindedir. 6 hafta oldu Cuma namazlarımızı ifa edemiyoruz. Hastalığın daha da yayılmaması ve daha derin krizlerin yaşanmaması için Kabe, Mescid-i Nebevi ve camilerimiz toplu ibadetlere kapalı durumundadır.

Pandemi hale gelen Kovid-19 nedeniyle teravih namazlarımızı mescide çevirdiğimiz evlerimizde çoluk çocuğumuzla şefkat ve merhamet ekseninde kılacağız inşallah. Bu yıl ki Ramazanımız bizlere çok önemli sorumluluklar yüklemiştir. Bir müddet daha sosyal mesafeyi korumayı, devlet millet ele ele “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” bilinci ile muhtaç ve mağdur olanlara el atmayı, verilen talimatlar doğrultusunda hareket etmeye daha fazla  gayret göstereceğiz inşallah. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu yıl ki Ramazan Ayı ana temasını “Ramazan ve Sosyal Sorumluluk” olarak belirlemiştir. Bir sonraki yazımızda buna değineceğiz inşallah…( devam edecek)