Şu dünya hayatında bulunmamızın en mühim sebebi bize verilen ömür sermayesini değerlendirerek ahiret yurdumuzu mamur kılmaktır. İnsana verilen ömür dakikaları birer çekirdek ve tohum hükmündedir. Dünyada ömür sermayemizin dakikalarını ekeriz. ahirette ise o dakikalar sümbüllenir, yeşillenir ve neşvünema bularak ebedi saadete vesile olur. Nasıl ki küçücük toplu iğne ucu kadar bir incir tohumundan Allah, azametli ve heybetli bir incir ağacını çıkarır.
Aynen öyle de küçücük ve kısa dünya hayatımızdan sermedi, baki ve sonsuz bir hayatı yani ahiret hayatını halk eder. Dünyada ekilen ömür dakikalarımıza yüklediğimiz mana ve hakikat ne ise ahirette o cinsten neticeler verir.
Ahiret hayatının iki şıkkı vardır. Birisi cennet, diğeri ise cehennemdir. Dünya hayatında ise insanların ömür dakikalarına yükledikleri mana ve hakikat de iki şıktır. Yani dünya dükkânında ve çarşısında iki zıt mana bulunmaktadır. İnsanlar işledikleri ameller ile iki zıt manadan birine müşteri olurlar ve ömür dakikalarına o manayı yüklerler.
Rivayetlerde vardır ki; Peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV) şöyle buyurmaktadır. insanın ömür dakikaları insana avdet ederler (gelirler) ya gafletle karanlık olarak gelirler veya hasenat-ı muzie (nurlu iyilikler) olarak gelirler. Bunun manası şudur ki; dünyada bulunan iman-küfür, hidayet-dalalet, güzellik-çirkinlik, hayır-şer, nur-zulmet gibi manalar işlendikleri ömür dakikalarıyla birlikte defnedilirler. İman, hayır, hidayet, nur ve güzellik gibi manalardan cennet ağacı çıkar. Küfür, dalalet, şer, zulmet ve çirkinliklerin gömüldüğü ömür dakikalarından cehennem zakkumu çıkar ve ebedileşir. yani ömür dakikaları yüklenilen manalar ile ahirette şekillenir. Eğer insan iman çekirdeğini ömrünün dakikalarına yüklemişse cennet meyvesini verir. Eğer küfür ve isyan çekirdeğini ömrünün dakikalarına yüklemişse bu cehennem meyvesini verir.
Nasıl ki elma çekirdeğinden elma çıkar. Başka bir meyve beklenilmez. Aynen öyle de iman çekirdeğinden cennet, küfür çekirdeğinden de cehennem beklenir. Şimdi kısacık dünya hayatımızın dakikalarına ne kadar iman, hayır, hidayet ve nur çekirdekleri dikersek cennette o nispette neticeler alırız.
Ömür dakikalarımızın meyveleri de bulunduğu ay ve güne göre farklı olmaktadır. Mesela sair vakitlerde ve aylarda yaptığınız ibadet ve hayır meyveleri bire on ise, ramazan ayında bu bire bin ve bire binlerdir. Ramazan-ı Şerif çarşısında yapılan manevi ticaretin ve ibadetlerin sevapları diğer aylara göre çok daha fazladır.
Eski ümmetlerin ömürleri uzun bizim ise kısadır. Ömürleri uzun olan ümmetlere sevap ve hayır cihetiyle yetişmek ancak faziletli, hayır ve sevap cihetiyle fazla olan gün ve gecelerde ki ibadetlerle mümkündür. Mesela bir tek ramazan 80 küsür ibadet sevabına denk gelmektedir. 40 yıl Allah rızası için oruç tutup orucunu hakkıyla eda etmiş bir insan 3200 yıl kadar ibadet etmiş gibi sevap kazanır. Dolayısıyla Rabbimiz kısa olan şu ömrümüzü ramazan ayı ve içindeki Kadir gecesi ile bereketlendirmektedir. bu cihetle ramazan ayı kısacık ömrümüzü uzun ve hayırlı bir ömre çevirmektedir.
Bediüzzaman Hazretleri Barla lahikası adındaki kitabında Ramazan ayı için şu ifadeleri kullanılmaktadır. aynen naklediyorum. Şu mübarek Şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr’i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir Leyle-i kadirdir ki muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bakidir. Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi Kadir gecesi nasıl ki Ramazan’da özel bir zaman dilimidir. Aynen öyle de her bir Ramazanda ömür içinde bir Kadir gibidir ki hakkıyla eda edenin ömrüne sevap cihetinde binler ömür katmaktadır.
Evet, hakikaten bizlere kısa bir ömür sermayesi verilmiştir. 15 yaşına kadar çocuk olduğumuz için, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edemiyoruz. On beşinden sonrada ortalama 60 -70 yıl yaşayan bir insanın ömrünün üçte biri uykuda geçiyor. Yemek, içmek gibi vesair diğer dünyevi zaruri ihtiyaçlarımız da hesaplandığında dünya işlerine bile kısa bir ömür sermayesi elimizde kalmamaktadır.
İşte kısa bir ömürde, fani ve zail bir hayatta, ebedi bir hayatı kazanmak, ancak bu fani dünyada baki hayata açılan bereketli ömür dakikalarının hakkıyla değerlendirilmesi ile mümkündür. Ramazan ayı bu itibarla insanın kısa ve fani ömrüne bin ömür katar. Ömür dakikaları sermedi ve daimi hayatta bakiyane sümbüllenirler. Teşbihte hata olmasın her bir ramazan beka âleminde, insanın şahsi Cennetinde çağlar atlamaya vesile olur. Bu itibarla kısa olan hayatımız bekaya mazhar olur. Uzun bir hayatı netice verir