Aileler toplumsal koşullar ve ekonomik etmenlere bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Buna bağlı olarak da farklı aile modelleri ortaya çıkabilmektedir. Günümüzde de aile yapısı değişmiş olup geniş aileden çekirdek aileye geçiş yaşanmıştır. Aile yapı olarak küçülmüş fakat fonksiyonları, görevleri artmıştır. Anne ve babanın sorumluluğu zamanla artarak farklı bir boyuta ulaşmıştır. Önceki nesillerde çocuk eğitiminde hayatı öğretmede ebeveynlerin yanında muhakkak dede, nine, hala, amca, teyze ve dayı gibi yakınlar katkı sunarken şimdi genel olarak eğitim sorumluluğu anne ve babanın omuzlarında kalmıştır. Maalesef ancak işlerinden arta kalan vakitlerini çocuklarına ayırma imkânı bulabiliyorlar. Buldukları her an onlar için altın değerindedir ve bu kısacık zamanları da iyi bir eğitimle değerlendirmeleri esastır. Bu nedenle ebeveynlerin eğitimli olmaları zorunludur.
Kendini yetiştiren ebeveynden bahsedilirken bilhassa eğitimli annenin önemi üzerinde durulur. Fakat hali hazırdaki koşullar göz önüne alındığında çalışan ebeveynlere sahip aileler için yetişkinlerin her ikisinin de donanımlı olması zaruridir. Ebeveynler neredeyse çocuklarını eşit derecede görebiliyor, eşit derecede katkı sunabiliyorlar. Burada anne ve babanın rolünün yanında akrabaların da fonksiyonu çok önemlidir. Çalışan ebeveyn çocuk yetiştiriciliği konusunda yalnız bırakılmamalı, her biri akrabalık statülerinden gelen görevlerini yerine getirmelidir.
Her ebeveyn annelik babalık mesleğini en iyi şekilde bilmelidir. İslam’ın ışığında bilimsel bilgilere açık olmalı araştırmalar yapmalıdır. Bilimsel verilere, bilgilere başvurmak çocuğuna saygı duyan ve bu saygının gereği olarak anne ve babalık sorumluluğunu üstlenen herkes için şarttır. Annelik ve babalık unutulmamalıdır ki öğrenilebilir bir sanattır.
Annenin çocuğun eğitimi üzerindeki etkisi ve öneminin yeri ayrıdır. Çocuk annenin bir parçasıdır. Onun ilgisine gece gündüz her an ihtiyacı vardır. Anne de bu görevini hiçbir şekilde ihmal edemez. Dolayısıyla anne ikinci görevi olan eğitiminin üzerine kuracağı sevgi ve şefkat düsturunu hiçbir aşamada bir an bile elden bırakmamalıdır. Çünkü anne şefkat ve sevgi sığınacak yeri, ana kucağını temsil eder. Çocuğun karşısındaki bu konum kadının yaradılışından getirdiği özelliğidir.
Kadının toplum içindeki yeri ne kadar değişirse değişsin veya ne olursa olsun bütün bunlar onun bir eş ve bir anne oluşunu hiçbir zaman ikinci plana atmaz. O daima her işin önünde ve üstünde anne olmayı benimsemiştir.
Anne çocuğun bakımı ve eğitimi için vazgeçilmezdir. Çocukla annenin çeşitli sebeplerle meşgul olamaması halinde ortaya çıkan durumları anlatmak üzere bu alana anne yoksunu kavramı dâhil edilmiştir.
Çocuk eğitimi insanla birlikte var olan bir olgudur. Anne baba ve çocuğun olduğu her yerde bu eğitim vardır ve aile içinde ailenin bütün alanlarında yer zaman ayrımı olmaksızın bu eğitim devam eder, ailenin bütün odalarında, hücrelerinde, damarlarında süreklilik hatta değişiklik arz eden bu yapının tam olarak tanımlanabilmesi, mahiyetinin bilinmesi mümkün değildir.
Çocuk eğitimi bir sanat, bir bilgi konusudur, bu yüzden annelik için annelik sanatı ifadesi kullanılır. Çocuk eğitiminde anneye düşen ilk görev bu konuda bir uzman gibi bilgi sahibi olmasıdır. Çocuk eğitimi annenin bilgisi ve maharetiyle başarıya ulaşır. Her anne kendi yaşadığı çağın toplumsal hayatına hâkim değerlerini bilmek bunların eğitime yansıyan izdüşümlerini kestirmek konuyla ilgili araştırmanın sonuçlarını takip etmek ve uygulamalarını İslam’ın ışığında yapmak zorundadır.
Çocuk eğitimi, bilgi, sezgi, ilgi, sevgi, şefkat ve merhamet unsurlarına dayanır. İnsanların büyük bir çoğunluğu fıtrat-ı selime sahip olanlar güzel söz mev’iza ile ikna olurlar. Çünkü insan hoş tutulmayı isteyen gururunu düşkün bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu psikolojik yapısına uygun davranışlara muhatap olmaktan hoşlanır.
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. “(İsra Suresi, 53 ) Kötü sözün sonuçlarını beyan eden bu ayet, en iyi yöntemin daima en güzel söz olduğunu açıklamaktadır. İnsanı eğitme usulünden birisi olarak öğüt vermenin üzerinde duran Kur'an, sözünü nasihatin insan üzerindeki etkisi sebebiyle kendisinden söz olarak bahsetmekte hem de sözlerin en güzeli olduğunu haber vermekte indiriliş amacını da öğüt olarak belirtmektedir.
Diğer bir nokta ise hoşgörü ve yumuşak tutumdur. Özellikle çocuklara karşı sert hareketler hiçbir eğitim sisteminde tasvip edilmemiştir. Kur'an bu hususta son derece dikkatlidir, hassastır. İnsanları kaybetmeyi değil kazanmaya çalışan Kur'an nefrete, kine, düşmanlığa, kalplerin katılaşmasına yol açan hoyratça davranışları yasaklamış insanlara yumuşak davranmayı bir yöntem olarak öne çıkarmıştır. (Yararlanılan Kaynaklar: 1-Kuran Yolu Türkçe Meal Ve Tefsiri, Dib 2-Ailede Din Eğitimi, Prof. Dr. Abdurrahman Dodurgalı) 3-Koruyucu Aile Olmak, Kagem 4-Evlilik, Hayreddin Karaman 5-Ailede Eğitim, Doç. Dr. Hüseyin ağca 6-Aile Ve Gençlik, Doç. Dr. İsmail Karagöz)