Ey Kudüs! akarım sana doğru bir nehir gibi,
Sokağına bulaşmış çamura sel olmaya geldim.
Kubbetüs Sahra'daki karalar bir zehir gibi ,
Başında dolanan buluta yel olmaya geldim.
Zaferini görmek için ne dağlar devirdim,
Yeniden sultan Selahaddin olmaya geldim.
Ben yönümü bir kabeye ,birde sana çevirdim!
Ecdadımın gösterdiği yol olmaya geldim.
Ben bu yola girmişsem ,ölümüde göze aldım,
Sana olan sevdamı kalbime kazdımda geldim.
Ben sana gelmeden evvel ,seni söze aldım !
Mısralara döküp destan yazdımda geldim.
Ey Kudüs! siluetinden bir feyiz alayım,
Dolanayım etrafında kokunu almaya geldim.
Buz tutan kapalı pencerene bir dokunayım ,
Eritip buzlarından bir damla su almaya geldim.
Sarmış cihanı ahın, çıkmış arşı Rahman'a
Sema'ya karşı ellerimi açtımda geldim.
İşgalde görünen fethi bırakmadım zamana,
Zafer bizim ilkesini kafama taktımda geldim.
Ey Kudüs! senki şehri Peygambersin,
Peygamberin övdüğü Fatih oldumda geldim.
Sen kulu Rabbi ile buluşturan ilk kıblesin,
Aksa mihrabına seccademi sermeye geldim.
Ey Kudüs! ecdadımın izi var sokaklarında,
Senin kutsal tarihine baktımda geldim.
Aksanın sözü var sure'i Kuran'da ,
Kuran'daki sözün idrakine vardımda geldim.
Çağırır seni ''yar yar'' diye İstanbul şehri,
Yarin selamı başımın üstüne vermeye geldim.
Fethe mazhar olmak için içerim baldıran zehri,
Aydınlık günlerin hayaline daldımda geldim.