Dünya İnsan Hakları Günü ve adaleti bekleyenler

Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir; ama itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı. Elie Wiesei

Bugün Asya’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya insan hakları ihlallerinin acımasız çok çeşitli boyutlarına şahit olmaktayız.

Doğu Türkistan, Kırım, Arakan, Keşmir, Filistin, Suriye, Yemen, Afganistan ve Sudan’da yaşanan insan hakları ihlalleri tablosu hâlâ büyük bir hayal kırıklığıdır.

Tarihi kaynaklara baktığımız zaman devletlerin, hükümetlerin kendi siyasi, ekonomik, ulusal ve kişisel çıkarları doğrultusunda bir insan hakları tanımını tercih ettiklerini görüyoruz.

Evrensel hukuk ve adalet kavramı, sanayi, teknoloji ve enerji gücünü elinde bulunduran yerel, küresel güçler tarafından adeta bir sopa ve oyuncak olarak kullanılmaktadır.

İnsan hakları kavramı tamamıyla sivil inisiyatifler tarafından ele alınıp izlenmedikçe maalesef mazlum ve mağdurların yaşadıkları bütün baskı, zulüm ve haksızlıklar senede bir gün kutsal anı ve arşiv işlevinin ötesine geçmiyor.

Her yıl 10 Aralık ile başlayan bu hafta Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerde “İnsan Hakları Haftası” olarak kutlanıyor. 10 Aralık günü ise “Dünya İnsan Hakları Günü”dür.

İnsan Hakları tanımında, insanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “İnsan Hakları” denir. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavgalar, çatışmalar, isyanlar, yoksulluk ve göç eksik olmadı.

İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça son 30 yılda bu konuyla ilgili mücadeleler de artmaya başladı.

24 Ekim 1945’te kurulan BM’nin öncelikle amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamaktı.

10 Aralık 1948 tarihinde BM “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni kabul ve ilan etti.

İnsan Hakları Beyannamesi 30 maddeden oluşmuştur. Bu beyanname insana değer veren, özgürlük, eşitlik tanıyan duyurudur.

1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, “insan haklarının anayasası” olarak tanımlanır. İnsanın doğuştan sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükleri tanımlar, her insanın yasa önünde eşit olduğunu, işkenceye, kötü muameleye ve onur kırıcı cezalara tabi tutulamayacağını ilan eder.

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi yolunda uluslararası toplum tarafından sürdürülen çabalara yol gösterici işlevini bugün de sürdürür.

Maalesef BM’nin üye ülkeleri ulusal çıkarlarını insan hakları evrensel beyannamesinin her zaman üzerinde tutmaktadır.

Dünyanın üçte ikisinde insanlar, yoksulluk, kuraklık, açlık, siyasi, dini, mezhepsel, ırki ayrımcılık, işkence ve şiddetten dolayı göçe zorlanmaktadır.

BM’nin İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin maddeleri son derece mantıklı;

1. Bütün insanlar hür ve eşit doğarlar. Akıl ve vicdan sahibidirler; birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar. 2. Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin, bildiride yazılı bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir. 3. Yaşamak, özgürlük ve can güvenliği herkesin hakkıdır. 4. Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı ceza ya da işlem uygulanamaz. 5. Yasalar önünde herkes eşittir. 6. Hiç kimse yasalara aykırı olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz, sürülemez. 7. Herkes davasının bağımsız bir mahkemede görülmesi hakkına sahiptir. 8. Herkesin özel hayatı, ailesi, konutu ve haberleşmesi yasayla korunmalıdır. 9. Evlilik çağına gelen her erkek ve kadın, hiçbir ırk, renk, din şartına bağlı olmaksızın evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir; aile, toplumun temel öğesidir. Toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. 10. Herkes mal ve mülk edinme hakkına sahiptir. 11. Herkesin düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü vardır. 12. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme ve işsizlikten kurtulma hakkı vardır. 13. Herkesin eğitim hakkı vardır, ilk eğitim parasızdır. 14. Kölelik ve kulluk yasaktır. 15. Herkes nerede olursa olsun yasalar çerçevesinde korunur. 16. Bütün insanlar Anayasaya uygun olarak yargı organına başvurma hakkına sahiptir. 17. Bir suç işlemekten sanık olan herkese, savunması için gerekli bütün haklar sağlanmaktadır. 18. Herkes dilediği devletin ülkesinde gezebilir, dilediği an terk edebilir veya ülkesine geri dönebilir. 19. Herkes işkence karşısında yabancı bir ülkeye kaçabilir. Kaçtığı ülkede kendisine “Sığınmış İnsan” muamelesi yapılmalıdır. 20. Her insan bir vatandaşlığa sahiptir. 21. Her insanın düşünce, inanç ve din özgürlüğü vardır. 22. Hiç kimse düşünce ve sözlerinden dolayı sorumlu tutulamaz. 23. Herkes toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir. Hiç kimse bir derneğe girmek için zorlanamaz. 24. Herkes doğrudan doğruya veya özgürce seçtiği temsilcilerle ülke yönetimine katılır. 25. Kişinin sosyal güvenliğe kavuşturulması, uluslararası iş birliği ya da devletin kaynaklarına uygun olarak gerçekleştirilir. 26. Herkes dinlenme, eğlenme, çalıştıktan sonra ücretli tatil yapma hakkına sahiptir. 27. Herkes güzel sanatların her dalında çalışmak ve bu çalışmalara katılmak hakkına sahiptir. 28. Bütün insanlar bu bildiride yazılı hak ve özgürlüklerin uygulanmasını sağlayacak bir sosyal düzeni hak etmiştir. 29. Herkes bu bildirideki maddelere uyulmasının gerekli olduğunu kabul eder. 30. Bu bildirinin hiçbir maddesinin, devlet, toplum ya da kişiler tarafından yok edilmesi için çalışma yapılamaz.

Yaşadığımız dünyada maalesef az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde insan hakları ihlalleri trajik boyutlarda hepimizi hayrete düşündürmektedir.

En büyük sorun, sanayi ve teknoloji devrimi ülkelerin göçmen politikalarındaki ırkçı yabancı düşmanlığının her geçen gün önlenemez yükselişindedir.

Son söz olarak Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları da bu hafta dünyadaki insan hakları ihlallerine yönelik çalışmalarını uzun soluklu politikalara dönüştürmeleri çok önemli. “Mühendislik hesaplarına uyulmadan yapılan bir bina nasıl yıkılırsa, ebedi bir kanun olan adaletten mahrum bulunan imparatorluklar da öylece çökerler.” La Cordaire