İnsan müthiş!
Duyguları daha müthiş…
Bakıyor, anlıyor, idrak ediyor, sonra dalıp gidiyor.
Ama önce 'insaninsanın gönlüne muhtaçtır' Buna canı gönülden inanıyorum.Çünkü doğum, yaşam ve ölümden ibaret bir dünyada hepsini yaşar,insan…
Ve yaşarken '' Dünya ne hale geldi? '' sorusunu uzun uzun düşünür, düşünür de gönülden dökülen sözleri kaybettiğimizden beri birbirimizi anlamaya değil, mağlup etmeye çalıştığının farkında değildir. Küçükken tek başına çok güçlü bulurdum,insanı. Lâkin büyüdükçe bir insanın bir sözle nasıl yıkıldığını gördükten sonra anladım ki her şey göründüğü gibi değilmiş, görmek istediğimiz gibiymiş.
Oysa tabiat ne müthiş!
Dünya ile insanlar arasında bir bağ varsa eğer gönül güzelliğidir.Çünkü umut en güzel orada başlar. Hem dünyaya, söyleyeceğimiz sözlerin varlığında nefsimize hatırlatacağımız ilkelerimiz de olmalı!
Bakınız, sadece hissederek;
Havada kuş, dağlar ve bir o kadar görkemli, toprakta karınca, çiçek, börtü-böcek…
Ay daha parlak.Güneş daha bir sıcak.
Hele ki “bahardan” doğanın bağrı bağırıyor …
Yürekler kıpır kıpır, sevimli bir telaş içinde kanat çırpıyor kuşlar.
Ağaçlar fısıldaşıyor, tırtıllar ile.
Gözlerinin içi gülüyor, çocukların bahçede oyunlara dalışı.Hiç şüphesiz, gönül alıcı insanlığa teşvik eden gerçekler var, gökyüzünde sözlerin uğultusuyla. Nasıl olur da görmeyiz bu armağanları…
Okuyoruz, ilim sahibi olmak için… Sonra iş, ev, aş derdiyle yakınıyoruz. Sahip olduklarımız değerler sirayet etmiyor, kimseye. Neler neler yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Kimileri kaybetmiş, kimileri kazanmış ve ne zaman kazanmışız? Ardımızda bıraktığımız koca yıl! Hepsi birer mazi olmuş. Öyle geçmiş ki zaman hızlı yaşamış, hızla yaşlanmışız ki görmüyoruz.Oysa birimizin yükünü hafifletmek değil midir yaşam biraz da ?..
İdrak etme zamanı!
Peygamberimiz (sav); “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”buyurmaktadır.
İşte, nefse bir sebep…
“Tek başına ilerlenen yol, rüyadan ibarettir. Birlikte kurulan yol ise hakikatin başlangıcıdır…”